Vikipedi, özgür ansiklopedi
General Vasily Chuikov
Stalingrad savaşında 62'nci Ordu Komutanı
Çuikov 12 çocuklu bir köylü ailesinin çocuğuydu. 1900’de doğdu. 1918’de Kızıl Ordu’ya katıldı. İç savaşta beyazlara karşı çarpıştı. İlk çarpıştığı yer, Volga kıyısındaki küçük bir kasabaydı. Bu kasabanın adı Çaritsin’di: daha sonra büyük savaşını verdiği yer bu küçük kasabadır gene, ama şimdi adı Stalingrad’dır ve kocaman bir şehirdir. İlk savaşını verdiği sıralarda, iyi bir ortodoks olan annesi sağdı ve Çuikov’a şöyle derdi sık sık: «Senin için dua ediyorum. Seçtiğin yol için.» Aldığı karakter babasına aittir; Çuikov’un kendi söylediğine bakarsak, bizim Lazlara benzediğini söyleyebiliriz: ateşli, barut gibi parlayan, ama bir o kadar çabuk soğuyan ve her şeyi unutup kahkahalar atmaya başlayan bir insan.
Almanların Barbarossa operasyonu başladığında Çunking’de Çan Kay-şek’in askeri danışmanlığını yapıyordu. 16 Temmuz 1942’de Volga nehrini ağır ateş altında geçti. 25 Temmuz’da Alman ordusu geniş çaplı saldırısına başladığında, Çuikov şöyle dedi: «Bizim için Volga’nın ötesinde bir ülke yok.» Stalingrad’a geldiği ilk günlerde komuta barakasını Mamajev tepesine kurdurdu; bu sırada cephe hatları 400 km ötedeydi. Bu barakayı savaşın sonuna kadar hiç terk etmedi. Kapının önünde düşman birlikleriyle havanlı çatışmalar sürerken bile soğukkanlılığını koruduğu biliniyor. Stalingrad’da mevcudu yaklaşık 55.000 kişi olan altı tümenlik 62’nci Orduya komuta etti. Burada bir alayı 3.000 kişiden 100 kişiye düştü. 4-5.000 kişilik bir piyade tugayı sadece 200’ü Stalingrad’da silah kullanabilir durumda olan 666 kişiye düştü. 10.000 kişilik bir tümen 1.500 kişiye düştü. Normalde 80 tanka sahip olan bir tank tugayının bir tane tankı kaldı. General Çuikov Stalingrad’dan sonra Donetz havzasına gönderildi; sonra Kırım’a, Belarusya’nın kuzeyine. 1 Mayıs 1945’te Almanların teslimini kabul eden de Çuikov’tu. Savaştan sonra Almanya’daki Sovyet işgal bölgelerinin komutanlığını yaptı, 1949’a kadar bu görevine devam etti. 1953’ten 1960’a kadar Kiev’de ordunun başı oldu. Daha sonra Moskova’da bir dizi askeri görev aldı. 1952’den 1961’e kadar Komünist Partisi Merkez Komitesi Aday Üyesiydi; 1961’den ölümüne kadar tam üye olarak kaldı.
General Çuikov’un 62’nci Ordusu Stalingrad’daki kararlılığın sembolü oldu – doğal ki, Çuikov da öyle. «62’nci Ordunun eski komutanı olarak, tam sorumlulukla söyleyeyim ki,» diyecekti Çuikov, yıllar sonra, bir radyo konuşmasında, «düşman Stalingrad’ı yalnızca tek bir durumda ele geçirebilirdi – eğer bütün savunmacıları öldürülürse. Böyle bir durumda Stalingrad savunmacıları Volga nehrinin sol tarafına asla geçmezlerdi. Kanımızın son damlasına kadar savaşmaya yemin etmiştik. Ve yalnızca ölümle bu yemini bozabilirdik. … Kalbimizin çağrısına uyduk.» Ve aynı konuşmada, Çuikov hatırlamaya devam ediyor:
«Her yerde ağır çarpışmalar vardı. Sadece 15 Eylül itibariyle Stalingrad demiryolu istasyonu dört defa el değiştirdi. Şimdi, 4-5 Eylül gecesi Mamajev tepesinin kimin elinde olduğunu söylemek çok güç. 16 Eylül’de, sabahleyin, inatçı muharebelerden sonra Albay Erin’in 42’nci birliği Mamajev tepesini geri kazandı. Tahıl ambarı için çarpışmalar günlerce sürdü. Dubyanski tümeni komutanının raporunu şimdi bile duyuyormuşum gibi geliyor bana: ‘Durum değişti. Erken saatlerde, Almanlar ambarda aşağı indiğinde, biz yukardaydık. Fakat şimdi biz onları aşağı indirdik ama bunların bir kısmı tırmanmayı başardı çarpışma orada sürüyor.’ Hitler’in birliklerinin şehir merkezindeki başarısızlıklarından sonra, Ekim’de [Kızıl Ekim Fabrikası] bunun kuzey bölümünü, fabrikalar bölgesini ele geçirmeye karar verdiler. Fakat orada da benim 62’nci Ordumu Volga’ya atmakta başarısız oldular. Ordularımızın Stalingrad yönündeki güçlü vuruşları düşmanı sıkıştırdı ve manevra kabiliyetini yok etti.»
Ve Çuikov, askerlerine talimat verirken, «evi birlikte dağıtın,» diyordu, «siz ve el bombanız.»
Herkes bu savaş günlerinde öğrendi. Clausewitz’in deyimiyle, «karanlıkta el yordamıyla ilerleyen» insanlardı bunlar, ama herhalde aralarında yolunu en kolay bulanlardandır Çuikov: «Birliklerimizin bütün çalışma yöntemlerini sıralamak mümkün değildir. Volga’daki çok ağır savaş günlerinde biz, hepimiz, basit birer askerden komutanlara kadar büyüdük, öğrendik, yetkinleştik.»
Çuikov kuşatmanın başından sonuna kadar ordusunun başındadır. Yıllar sonra, Almanlar şehre girdikten sonraki durumlarını şöyle yazar:
«Kamyonlarından atlayan, dilleri oynayan, çılgın gibi bağıran ve yollarda dans eden Almanlar gördük.»
Bu Almanlar Çuikov’un komuta yerine 200 metreden daha az mesafededirler.
62’nci Ordunun bir savaş günlüğü var; gemilerin seyir defteri gibi. Burada, Stalingrad Merkez İstasyonunun bir günde 15 defa el değiştirdiği yazıyor:
«08.00. İstasyon düşman elinde.
«08.40. İstasyon geri alındı.
«09.40. İstasyon yeniden düşman tarafından alındı.
«10.40. Düşman … ordu komuta yerine 600 metre mesafede. …
«13.20. İstasyon bizim elimizde. …»
Çuikov’un kararlılığına verilecek birçok örnek olmalıdır. Bunlardan biri şöyle:
Bir tugay komutanı, Albay Kopko, Çuikov’u arıyormuş; bulmuş ve koşarak yanına gelmiş. Rapor vermeye başlamış: «Bütün tanklarımız imha edildi! Sonuncusu da demiryolu istasyonu yakınlarında vuruldu.»
«Kulesi hasar gördü mü?» diye sormuş hemen Çuikov.
Albay, «Hayır,» demiş, «yalnız yürüyen aksamı.»
«O zaman bütün adamlarını topla! Kaç tane kaldı? Silahları var mı?»
«Evet, var. Aşağı yukarı 100 tane adamım kaldı.»
«Harika,» demiş Çuikov. «Adamlarına istasyon yakınlarında siper kazma emri ver. Ve sen, sen de vurulmuş tanka atla ve silahını kullanmaya çalış. Takviyeler yakında gelir.»
O gün çatışmalar bittikten sonra Çuikov Albayın yanına gelmiş. «Rahat ol,» demiş ona. «Bu herkese olurdu. Şimdi askerlerinin yanına koş. Unutma, geri çekilmek yok…»
Bugün, Çuikov’un mezarı, adı artık Volgograd olmuş Stalingrad’dadır. Oraya gömülmeyi kendisi istemiş. Yattığı yer Mamajev tepesine bakıyor. Tepede dev bir anıt var ve bunun üzerinde, kendilerini feda eden binlerce Sovyet askerinin adı yazılı; en üstünde şu ifadelerle: «HİÇ KİMSE VE HİÇBİR ŞEY UNUTULMADI.» Çuikov’un yattığı yer savaştaki sığınağına çok yakın: sığınaktan çıktığında buradan geçerek Volga’nın kenarına gidermiş Çuikov ve gelen takviyeleri beklermiş.