Şubat 27, 2006

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Jump to: navigation, search
Bu ansiklopedi maddesinin biçim olarak Vikipedi standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.

Düzenleme yapıldıktan sonra bu açıklama silinmelidir.


Venüs
Venüs Galileo dan çekilmiş
Yörünge Özellikleri
Yarı büyük eksen 108.210.000 km. 0,723 A.Ü.
Günberi 107.480.000 km. 0,718 A.Ü.
Günöte 108.940.000 km. 0,728 A.Ü.
Yörünge dışmerkezliği 0,006
Yörünge eğikliği 3,39o
Dolanma süresi 224,7 gün 0,615 yıl
Kavuşum süresi 583,92 gün
Yörünge hızı ortalama 35,02 km/saniye
Gözlem Özellikleri
Görünür parlaklık en yüksek en düşük -4,4 -3,3
Yer'e en yakın konumda
Yer'e Uzaklık 38.200.000 km. 0,25 A.Ü.
Görünür çap 66 ark saniye
Yer'e en uzak konumda
Yer'e Uzaklık 261.000.000 km. 1,74 A.Ü.
Görünür çap 9,7 ark saniye
Fiziksel Özellikler
Ekvator çapı 12103,6 km. (0,95 x Yer)
Basıklık 0
Hacim 0,086 x Yer
Kütle 0,0815 x Yer
Yoğunluk 5,24 g/cm3 (0,95 x Yer)
Eksen eğikliği 177,36o (ters dönüş)
Dönme süresi -243 gün (ters yönde)
Yerçekimi 8,87 m/s2 (0,91 x Yer)
Kurtulma hızı 10,36 km/saniye (0,93 x Yer)
Beyazlık (albedo) 0,65
Yüzey sıcaklığı ortalama 737 K (464oC)

Venüs (Arapça kökenli eski adıyla Zühre, hıristiyanlık öncesi Roma Astrolojisinde Lucifer), Güneş Sistemi'nde Güneş'e uzaklık bakımından ikinci gezegendir. Eski Roma tanrıçası Venüs'ün (Eski Yunan Mitolojisi'nde Afrodit) adını almıştır. Büyüklüğü açısından Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen olarak da bilinmektedir. Gökyüzünde Güneş'e yakın konumda bulunduğundan ve yörüngesi Dünya'nınkine göre Güneş'e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir. Bu yüzden Venüs Akşam Yıldızı veya Sabah Yıldızı olarak da isimlendirilir. Bir diğer adı da 'Çoban yıldızı'dır. Görülebildiği zamanlar, gökyüzündeki en parlak cisim olarak dikkat çeker.

Konu başlıkları

[gizle]

Yörünge

Venüs, Güneş'e yaklaşık 108 milyon kilometre uzaklıkta oldukça dairesel bir yörünge üzerinde, bir devrini 224,7 günde tamamlar. Güneş sistemi'nin gezegenleri arasında gözlenen en düşük dışmerkezlik oranı, 0,007 ile Venüs yörüngesine aittir.

Fiziksel özellikler

 Venüs'ün boyut açısından Yer ile karşılaştırılması
Enlarge
Venüs'ün boyut açısından Yer ile karşılaştırılması

Venüs, Güneş sistemi'nin iç gezegenler olarak adlandırılan diğer dört üyesi gibi katı bir yapıya sahiptir. 5,25 g/cm3 olan yoğunluğu Yer'e oranla biraz düşüktür, gezegen Yer'den yalnızca % 5 daha küçük olan çapı ve Yer kütlesinin % 80' ini aşan kütlesi ile, dünyamızla karşılaştırılabilecek boyutlardadır. Çapı, ekvator ya da kutuplar arasında ölçüldüğünde hemen hemen aynıdır. Gezegenin Yerküre gibi basık olmaması, kendi ekseni etrafında dönüş hızının çok yavaş olması ile uyumludur. Güneş'e en yakın gezegen Merkür'e oranla birim yüzey başına ancak dörtte bir oranında güneş ışını almasına, ve yansıtıcılık değeri yüksek atmosferinin 0,65 gibi yüksek bir beyazlık (albedo) derecesi ile gezegen üzerine düşen güneş ışınlarının üçte ikisini yansıtmasına karşın bu yoğun atmosferin neden olduğu güçlü bir sera etkisi altındadır ve sıcak bir gezegendir. Yüzey ısısı 480oC (750 K) ile Güneş sistemi gezegenleri arasında saptanan en yüksek değerdir, ve yoğun atmosferin koruyucu etkisi sayesinde gündüz-gece arasında ve enlemler boyunca önemli farklılık göstermez.

İç yapı

Venüs üzerine indirilmiş bir çok uzay sondası olmasına karşın, gezegen yüzeyindeki olumsuz koşullar, aygıtların uzun süreli veri sağlamasına olanak tanımamıştır. Elde sismik verilerin bulunmayışı gezegenin iç yapısı hakkındaki bilgilerimizi kısıtlar. Diğer yer benzeri gezegenler gibi, Venüs'te de katı bileşenlerin yoğunluklarına göre yüzeyden derine doğru tabakalar halinde yerleşmiş olduğu düşünülür. Buna göre en içte büyük kısmını demir ve nikelin oluşturduğu bir metal çekirdek, çevresinde daha hafif silikat 'kaya'lardan oluşan bir manto tabakası ve en dışta en hafif kayaların oluşturduğu kabuk tabakası yer alması beklenir. Venüs'ün yoğunluğunun Yer'e oranla daha düşük olmasına karşın, kütlesinin, dolayısıyla kütleçekim güçlerinin ve derin tabakalardaki sıkışma oranının da az olması hesaba katıldığında, bileşiminin Yerküre'dekine çok benzer olması gerektiği ortaya çıkar. Dikkate değer bir manyetik alanın bulunmayışı en azından çekirdek kısmında sıvı halde demir bulunmadığını, varsa da bu katmanda konveksiyon akımlarına yol açacak bir iç ısı kaynağı olmadığını düşündürür. Venüs'ün boyut ve kütlesine dayanarak oluşturulan modeller, çekirdek yarıçapının 3200 km. kadar, yani gezegen yarıçapının % 55' i kadar olduğunu varsayar.

Yüzey şekilleri ve Venüs 'yerbilim'i

 Venüs'ün Magellan tarafından radar tekniği ile elde edilen yüzey görüntüsü
Enlarge
Venüs'ün Magellan tarafından radar tekniği ile elde edilen yüzey görüntüsü

Venüs'ün yoğun atmosferi, yüzey yapılarının incelenmesine olanak tanımaz. 1960'lardan başlayarak dünya yüzeyinden yapılan Doppler araştırmaları, 1970'lerde Pioneer Venus Orbiter uzay aracının radar incelemeleri ve 1989'da Magellan uzay aracının ayrıntılı radar verileri gezegenin yüzey şekilleri ve jeolojisi hakkında değerli bilgiler sağlamıştır.

Arazi tipleri

Bu araştırmalarda, Venüs yüzeyinin çoğunlukla fazla engebeli olmayan alanlardan oluştuğu anlaşılmıştır. Referans olarak alınacak bir deniz düzeyi bulunmadığından, Venüs üzerindeki coğrafi oluşumların yükseklik ve derinlikleri, tüm yüzey şekillerinin ortalama yükseltisine denk gelen hayali bir küre yüzeyine göre belirlenir. Gezegenin yükseltiler haritası incelendiğinde, yüksek dağlar, geniş yükselti alanları ve çukurluklar gözlenmekte, ancak yüzeyin % 80 den fazlasının yükselti açısından ortalama yükselti düzeyine komşu 1000 metrelik bir aralıkta yer aldığı dikkati çekmektedir. Ortalamadan 2000 metre ve daha yüksek alanların toplamı ise tüm gezegen yüzeyinin % 2 sini geçmez.

Venüs yüzeyinde, küçük boyutta bir çok yükseltinin yanı sıra kıta büyüklüğünde iki önemli yükselti alanı saptanmıştır. Bunlardan büyük olanı Aphrodite Terra olarak adlandırılmış ve alan bakımından Güney Amerika kıtası ile karşılaştırılabilir ölçektedir. Ishtar Terra ise bunun yarısı büyüklüktedir. Aphrodite Terra, gezegen ekvatoru boyunca doğu-batı yönünde 15.000 km. boyunca uzanan ince uzun bir alandır. Batı kesiminde yüksekliği 8.000 metreyi bulan dağlar yer alırken, doğusunda 6.000 km. boyunca ekvatora paralel uzanan ve yükseltisi -2.500 ile +2.500 metre arasında değişen dev bir vadiler ve sırtlar dizisi bulunur. Kuzey kutbuna yakın yerleşimdeki Ishtar Terra üzerinde ise ortalama yükseltisi 3.000 metreyi geçen Lakhsmi Planum adlı geniş bir yayla ve Venüs'ün en yüksek noktasının bulunduğu Maxwell Montes adında dev bir dağ kütlesi yer alır. Bu dağın zirvesi, Venüs'ün ortalama yükseltisinin 11.000 metre üzerine yükselir.

Çukurluklar, yükselti alanlarının arasında, geniş alçak düzlükler şeklindedir ve kuzey yarıkürede daha belirgindirler. Gezegenin en alçak noktaları, ortalama yükselti düzeyinin 3.000 metre kadar altında bulunur.

Bunların dışında daha da az engebeli üçüncü bir arazi tipi vardır. Geniş dolgu ovaları görünümündeki bu düzlükler ortalama yükseltiye yakın veya biraz aşağıda yer alan, volkanik kökenli oldukları düşünülen alanlardır.

Tektonik etkinlik

Radar haritaları, Venüs üzerinde yüzlerce kilometre uzanan, düşey doğrultuda ise bin metreyi aşan yükselti farklarına yol açan kırıklar, yarıklar, yamaç ve uçurumlar ortaya çıkarmıştır. Bu yapılar, yoğun atmosferin yıkıcı etkileri altında yüzey şekillerinin çok uzun ömürlü olmasının beklenmediği bir gezegen için, kabuk tabakasında önemli bir hareketliliğin belirtisi olarak alınabilir. Ancak yüzey oluşumlarının hiç biri, Yerküre üzerindekine benzer bir levha tektoniği etkinliği ile ilişkili olabilecek özelliklerde değildir. Kırık ve kıvrımların gezegen yüzeyinin en çok beşte biri kadar olan sınırlı bir alanda gözlenmesi, bu oluşumlara neden olan süreçlerin küresel olmaktan çok yerel etkinliklerle sınırlandığını düşündürür. Değişik bir yorumda, Yerkabuğunu şekillendiren ve sayısı onikiyi bulan levhaların hareketini içeren 'Yer levha tektoniği‘ ile karşılaştırılabilecek, bir tek levhanın dinamiği ile tanımlanan bir 'Venüs levha tektoniği' kavramı ortaya atılmıştır. Bir başka yaklaşım, Venüs'teki kabuk hareketlerini 'tektonizm' sözcüğü ile açıklamak olmuştur.

Levha hareketliliği olmaksızın önemli kabuk deformasyonlarının ortaya çıkabilmesi, Venüs kabuğunun yerkabuğuna oranla ince ve kırılgan olmasına bağlanmıştır. Bunda gezegen yüzeyinin 500oC' ye varan sıcaklığının kabuğun kalın bir tabaka halinde katılaşmasına ve yeterince sertleşmesine izin vermemesinin payı olduğu da ileri sürülmüştür. Ancak Magellan uzay aracı tarafından sağlanan bulgular Venüs'ün kabuk tabakasının yerkabuğuna benzer şekilde çoğu yerde 30-40 km. kalınlığında olduğunu göstermektedir. Aydınlatılmayı bekleyen bir diğer konu da Venüs'ün, yerkabuğunun levha hareketlerini kolaylaştıran astenosfer benzeri bir katmandan yoksun olduğu iddiasıdır. Magellan sondasının kütleçekim analizlerinin işaret ettiği bu durum, kabuk tabakasının doğrudan doğruya gezegen içinden gelen yerel ve sınırlı ancak güçlü konveksiyon akımlarının etkisi altında kalmasını açıklayabilir. Böylece Yer'deki yüzey şekilleri öncelikle yerkabuğunu ilgilendiren süreçlerle açıklanırken, Venüs'ün yüzey şekillerinin manto tabakasının etkinliği ile belirlenmesi söz konusu olabilir.

Volkanik etkinlik

 Maat yanardağının Magellan radar verilerine dayanan 3 boyutlu canlandırması
Enlarge
Maat yanardağının Magellan radar verilerine dayanan 3 boyutlu canlandırması

Venüs yüzey şekillerinin ancak beşte biri tektonik süreçlere bağlanabilirken, gezegen yüzeyinin % 80 inin volkanik etkinlikler sonucu şekillenmiş olduğu düşünülmektedir. Geniş lav düzlükleri Venüs'te en yaygın yüzey şeklidir. Bu düzlükler içine dağılmış durumda sayısız yanardağlar yer alır. Bunlardan en az yüz tanesi dünya ölçülerine göre dev denebilecek boyutta 'kalkan yanardağ'lardır. Küçük boyutlardaki yanardağ sayısının ise milyonları bulabileceği sanılır. Venüs'e özgü bir yüzey şekli ise 'taç' (corona) adı verilen 100-300 km. çapında halka benzeri yükseltilerdir. Bunların, kabuk tabakasının yükselen bir magma sütununun itmesi ile kabarıp, sonradan orta kısmının içe doğru çökmesi sonucunda bir taç şeklini almasıyla oluştuğu düşünülmektedir. Venüs kabuğunda levha hareketliliği olmadığından yanardağ etkinliği yalnızca yükselen magma sütunlarının bulunduğu sıcak noktalarda gerçekleşir. Günümüzde etkin olan, ya da yakın tarihlerde etkin olduğu tahmin edilen yanardağlar, radar yansıtıcılığı yüksek taze lav akıntıları yardımıyla tanınırlar. Yeryüzünde olduğu gibi Venüs'te de genç yanardağların, düşey/yatay boyut oranlarının yaşlı olanlardan daha yüksek olduğu ve daha keskin hatlar taşıdıkları görülür; ancak Venüs yanardağları tipik olarak yüksekliklerine oranla çok geniş alanlara yayılırlar. Gerek 'lav kalkanları'nın, gerekse 'lav kubbeleri'nin dünyadaki benzerlerine göre çok büyük boyutlarda olduğu Venüs'te, lav baskınları ile oluşmuş düzlüklerin de dünyadaki örneklerle karşılaştırıldıklarında hem tek tek, hem de toplam alan bakımından çok daha büyük oldukları görülür. Ayrıca lav akıntılarının açtığı vadiler, kanallar ve bu yapıların oluşturduğu karmaşık ağlara rastlanır. Baltis Vallis adı verilen vadinin uzunluğu 7.000 kilometreyi bulmaktadır.

Bir 'taç' örneği: 200 km. çapında Aine Corona.Magellan görüntüsü
Enlarge
Bir 'taç' örneği: 200 km. çapında Aine Corona.Magellan görüntüsü

Çarpma kraterleri

Magellan uzay sondası tarafından saptanan çoğunluğu volkanik kökenli sayısız kraterin arasında, 840 kadar çarpma krateri bulunmaktadır. Yer yüzeyinde bilinen çarpma kraterleri sayısına oranla oldukça fazla olan bu sayı, Merkür, Mars ve Ay ile karşılaştırıldığında, önemsiz sayılacak ölçüde azdır. Bu bulgu kısmen, Venüs yüzeyinin, Yer yüzeyi kadar olmasa da nisbeten genç olması ile açıklanabilir. Bir yandan volkanik etkinliklerle, diğer yandan yoğun atmosferin aşındırıcı etkileri ile sürekli olarak şekillenmekte olan gezegen yüzeyinin ortalama yaşı 400 milyon yıl kadar, yani gezegenin ve Güneş sistemi'nin tahmin edilen yaşının onda birinden azdır. Venüs yüzeyindeki en eski oluşumların 800 milyon yıldan daha yaşlı olmadıkları sanılmaktadır. Bu, Merkür, Mars ve Ay'ın kraterlerinin büyük bir kısmının oluştuğu Güneş Sistemi'nin çalkantılı gençlik döneminde gerçekleşen, ve günümüzden 3,8 milyar yıl önce sona eren büyük çarpışmaların kaydının tümüyle silindiği anlamına gelir. Tektonik etkinliğin ve suyun aşındırıcı etkisinin daha yoğun olduğu Yer yüzeyinde bu tahrip daha şiddetli olmuş ve günümüze yok olmadan ulaşan çarpma kraterlerinin büyük bir bölümü de tanınmayacak derecede aşınmaya ve değişime uğramıştır. Venüs yüzeyindeki çarpma kraterlerin büyüklüklerine göre dağılımı da ilginçtir. Gezegen üzerine düşen göktaşlarının boyutları küçüldükçe sıklıklarının artması beklenirken, Venüs yüzeyi çarpma kraterlerinin sıklığında, 20 km. çapın altına inildiği ölçüde belirginleşen bir azalma dikkat çeker. 2 km. çapındaki kraterlerin sayısı beklenenin 30.000' de biri kadardır. 2 km.den daha küçük çaplı çarpma kraterine rastlanmaz. Bunun nedeni yine yoğun atmosferdir. 100 metreden daha küçük boyuttaki göktaşları atmosferin neden olduğu sürtünme nedeniyle parçalanarak gezegen yüzeyine varmadan etkinliklerini yitirirler. Ancak 1 kilometreyi aşan boyutlardaki gök cisimleri atmosferden fazla etkilenmeden yüzeye ulaşırlar. Bu nedenle Venüs yüzeyinde görülen kraterler ancak bu koruyucu kalkanı aşabilecek boyuttaki cisimlerin çarpması ile oluşan büyük kraterlerdir. Kraterlerin çevresinde çarpma sırasında yüzeyden sıçrayan materyelin çoktüğü radar yansıtıcılığı yüksek alanlar vardır, ancak atmosfer sürtünmesinin bu maddelerin uzun mesafelere gitmesine izin vermemesi nedeniyle diğer gezegen ve uydularda görülene oranla dar bir alanda sınırlı kalırlar.

Atmosfer

 Venüs bulutlarının Pioneer Venus Orbiter tarafından  morötesi dalga boyunda elde edilen tipik 'V' görüntüsü
Enlarge
Venüs bulutlarının Pioneer Venus Orbiter tarafından morötesi dalga boyunda elde edilen tipik 'V' görüntüsü

Yeryüzünden yapılan amatör gözlemlerde dahi, Venüs'ün önemli bir atmosfer tabakasına sahip olduğunu gösteren bir çok bulguya rastlanabilir. Rus bilim adamı Lomonosov 1761 yılında bu tür verilere dayanarak Venüs'ün atmosferi olduğunu ileri süren ilk kişi olmuştur. Gözlem olanaklarının geliştiği ve gezegenler hakkında elde edilen bilginin giderek arttığı izleyen yıllarda, Venüs'ün gözlenmesini olanaksız kılan bu atmosfer tabakası 1930'larda tayfölçüm tekniklerinin uygulanabilir duruma gelmesi ile sırlarını açığa çıkarmaya başlamış, ancak 1960'larda radar teknolojisinin kullanılması ile gökbilimcilerin önünde bir engel olmaktan çıkmıştır. Son kırk yıl içinde yapılan bir çok uzay uçuşu, Venüs atmosferi üzerinde bilinenlerin çok artmasını sağlamıştır.

Atmosferin genel özellikleri

Yer benzeri gezegenler içinde en yoğun atmosfere sahip olanı Venüs'tür. Gezegen yüzeyinde atmosfer basıncı 90 bar civarındadır, diğer bir deyişle Yer yüzeyinde ölçülen basıncın 90 katı kadardır. 480oC (750 K) düzeyine varan sıcaklık gece ve gündüz arasında hemen hemen hiç değişmez. Yoğun bulutlar gelen güneş ışınlarının üçte ikisini uzaya yansıtırken geri kalan kısmının tamamına yakınını soğurarak sera etkisine katkıda bulunurlar. Böylece güneş ışınlarının ancak % 2,5 kadarının ulaşabildiği Venüs yüzeyi oldukça loş görünümdedir. Gezegen yüzeyinde rüzgar hızı 1 km/saat'i nadiren geçer. Oysa uzaydan bakıldığında en üst bulut tabakalarının Venüs çevresinde bir dönüşü dört günde tamamlayacak şekilde düzenli bir hareket içinde oldukları görülür, bu bulut tepelerinin bulunduğu 65 km. yükseltide doğu-batı yönünüde yaklaşık 400 km/saat düzeyinde bir rüzgar hızı anlamına gelmektedir. Ayrıca bu sürekli akıma dikey yönde, biri kuzey yarımkürede, diğeri güney yarımkürede olmak üzere iki büyük akım sistemi bulunur. Bulutların üst sınırında ekvatordan kutuplar yönünde, bulutların alt sınırında ise kutuplardan ekvator yönünde sürekli bir çevrim oluşturan bu 'akım hücreler'i sıcaklığın tüm gezegen üzerine eşit dağılımından sorumludur. Kuzey-güney ve doğu-batı doğrultusundaki bu büyük akım sistemlerinin bir araya gelmesi ile Venüs'e özgü V biçiminde bulut şekilleri oluşur. Gezegenin sarı-turuncu rengi bulutların kükürt içeriği ile ilişkilidir.

Atmosfer katmanları

  • Troposfer (0-65 km.): Gezegen yüzeyinden, bulut tepelerinin bulunduğu 65 km. yükseltiye kadar olan atmosfer bölümüdür. Bu boyutlarıyla Venüs troposferi, Yer troposferinden en az beş kat daha yükseğe çıkar. Bulutlar sülfürik asit damlacıklarından oluşurlar ve en yoğun oldukları yükseltiler 48-52 km. arasındadır. Bu alanda basınç yaklaşık olarak Yer yüzeyindeki atmosfer basıncı kadar, sıcaklık ise 100oC nin biraz üzerindedir. Bulutların altında 30 kilometre düzeyine kadar inen bir pus tabakası bulunur. Atmosferin daha alçak kesimlerinin ise oldukça berrak olduğu tahmin edilir.
  • Stratosfer ve mezosfer (65-95 km.): Bulut tepeleri sıcaklığın -30oC, basıncın ise 0,2 bar civarında olduğu 65 km. yükseltidedir ve bu düzey troposferden stratosfere geçişi belirler. Bu katmanda klor atomlarının etkinliği sonucunda, daha üst düzeylerde karbon dioksitin güneşten gelen morötesi ışınların etkisi ile parçalanmasından ortaya çıkan oksijen atomları yeniden ortamdan uzaklaştırılır. Venüs atmosferinde ozon tabakasının yokluğunu açıklayan bu durum, insan yapımı klorlu bileşiklerin Yer atmosferindeki ozon tabakasına zararlarının anlaşılmasına yardımcı olmuştur.
  • Termosfer-iyonosfer (95 km. ve üstü): Venüs yüzeyinden 95 kilometere yükseğe çıkıldığında, -100oC' ye kadar düşmüş olan sıcaklık yükseklikle yeniden artmaya başlar. Burası termosferin başlangıcıdır. Yükseklik arttıkça güneş kaynaklı morötesi ışınların atmosfer bileşenleri üzerindeki etkisi belirginleşir. 120 km. de karbondioksitin ayrışması ile karbon monoksit ve oksijen oluşumu en üst noktaya çıkar. 160 km. de ise oksijen atmosferin temel bileşenidir. İyonize gazların sıcaklığı yüksekliğe paralel olarak artar ve 240 km.de 2000 K' e ulaşır. Bu koşullarda hidrojen, helyum gibi hafif elementlerin uzaya kaçışı gerçekleşir

Atmosfer bileşimi

Rupert Wildt'in kızılötesi tayfölçüm yöntemleri ile Güneş Sistemi'nin çeşitli gezegenleri üzerinde yaptığı incelemeler, daha 1932 yılında Venüs atmosferinin temel bileşeninin karbon dioksit (CO2) olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak yoğun bulut örtüsü, yeryüzünden yapılan incelemelerin atmosferin derinlikleri hakkında bilgi vermesini engellediğinden, gerçekçi ölçümler ancak 1960'lı yıllardan başlayarak gezegen atmosferi içine giren uzay sondaları yardımıyla gerçekleştirilebilmiştir. Önceki yıllarda ortaya atılan bir çok senaryonun aksine Venüs atmosferinin son derece kuru olduğu ve atmosferin su içeriğinin en fazla 20-30 ppm (2-3 x 10-5)civarında bulunduğu, karbon dioksitten (% 96,5) sonraki ikinci önemli bileşenin ise azot (%3,5) olduğu anlaşılmıştır. Eser miktarda kükürt dioksit (SO2), argon (Ar) ve karbon monoksit (CO) bu gazlara eşlik eder. Gezegen yüzeyine çarpan kuyruklu yıldızların taşıması beklenen su miktarı gözlenen değerin çok üzerindedir. Bu önemli su kaybının açıklaması, su moleküllerinin güneş ışınlarının etkisiyle fotolize uğrayarak parçalanması, ortaya çıkan oksijenin gezegen yüzeyindeki indirgeyici metallerle birleşerek, hafif olan hidrojenin ise atmosferin üst tabakalarından uzaya doğru kaçarak ortamdan uzaklaşmaları şeklinde olabilir.

Manyetik alan

Venüs'e ait bir manyetik alan saptanamamıştır. Bir gezegenin manyetik alanını oluşturan dinamo etkisinin gerçekleşmesi için gezegenin içinde konveksiyon akımlarının yer aldığı akışkan bir metal tabakaya sahip olması ve bu sistemin belli bir hızla dönmesi gerekir. Venüs'te manyetik alan bulunmayışının bir kaç açıklaması olabilir:

  • Venüs'ün çekirdeği sıvı bir tabaka içermeyip tümüyle katı haldeki metallerden oluşmuş olabilir.
  • Sıvı bir metal katmanı varsa da, konveksiyon akımlarına neden olacak güçte bir iç ısı kaynağı bulunmayabilir.
  • Sıvı ve içinde konveksiyon akımlarının bulunduğu bir katman varsa da Venüs'ün kendi etrafında dönüş hızı dinamo etkisini oluşturmaya yetersiz kalıyor olabilir.

Venüs'ün manyetik alanı olmamakla birlikte güçlü iyonosferi Güneş rüzgarı adı verilen ve güneş kökenli hızlı parçacıkların oluşturduğu plazma akımını saptırarak engelleyebilecek güçtedir. İyonosferin dışında, plazma akımının yavaşlayarak hızının ses hızının altına indiği ve yön değiştirdiği bir şok dalgası gözlenir. Daha içeride, iyonopoz adı verilen ve atmosfere ait iyonların güneş rüzgarının girmesini tümüyle engellediği küçük bir alan bulunur. Bu bölge, manyetik alanı olan gezegenlerde gözlenen manyetopoz alanının eşdeğeridir. Güneş rüzgarı, iyonosfer düzeyinde Venüs atmosferi ile doğrudan etkileşim halinde bulunduğu için, bu etkiyle atmosferden koparılan madde miktarı manyetosferi olan gezegenlere oranla fazladır.

Venüs'ün kendi ekseni etrafında dönüşü

Venüs yüzeyini kaplayan bulutlar, gezegenin dönüş hızının doğrudan gözlemle saptanabilmesini olanaksız kılarlar. Gezegenin kendi etrafında dönüş yönü 1956 yılında yeryüzünden yapılan Doppler incelemeleri ile, kesin dönüş hızı ise 1960'ların başında yine yeryüzünden yapılan radar gözlemleri ile saptanabilmiştir. Venüs, Güneş Sistemi üyelerinin gerek yörüngeleri boyunca, gerekse kendi etraflarında dönüşleri sırasında çoğunlukla izledikleri yönün aksine, yani saat yönünde döner. Kendi etrafında bir dönüşünü ters yönde 243,01 dünya gününde tamamlayan gezegenin bu hareketi Güneş etrafındaki 224,7 günlük hareketi ile birleştirildiğinde, Venüs üzerinde bir günün uzunluğunun, yani Güneş'in iki doğuşu arasında geçen sürenin Yer ölçüleri ile 116,8 gün olması gerektiği hesaplanır. Bu bilgilere, güneşin batıdan doğup, batı-doğu yönünde ilerleyerek doğudan battığını da eklemek uygun olur.

Gezegenlerin kendi etraflarında saatin aksi yönündeki dönüş tercihlerinin Güneş Sistemi'nin oluşum döneminde sahip olduğu açısal momentuma göre belirlenmiş olduğu yaygın olarak kabul edilen bir olgudur. Bu anlayışa göre, Venüs'ün ters yöndeki dönüşünün sonradan gerçekleşmiş büyük ölçekli bir çarpışmanın sonucu olduğu ortaya atılmıştır. Ancak Venüs dönüş ekseninin gezegenin yörünge düzlemine hemen hemen dik oluşu, yani Güneş Sistemi'nin ilksel açısal momentum doğrultusuna sadık kalmış konumu, rastgele bir çarpışma sonucu ortaya çıkabilecek bir dönüş biçimine çok uygun değildir. Ayrıca beş Venüs gününün Venüs'ün Yer ile kavuşum dönemine eşit olması (5 x 116,8 = 584) ve buna bağlı olarak gezegenin her alt kavuşumda dünyaya aynı yüzünü göstermesini de rastlantılar ile açıklamak zordur. Bununla birlikte, Yer'in Venüs üzerindeki kütleçekimsel gücünün böyle bir rezonansa yol açacak kadar önemli olabileceği de sanılmamaktadır.

Venüs'ün tanınmasının tarihçesi

  • Eski çağlardan günümüze ulaşan kaynaklarda Venüs Ay, Güneş, Merkür, Mars, Jüpiter, ve Satürn ile birlikte, görünür hareketlerinin diğer yıldızlardan farklılığıyla tanınan 7 gökcisminden biri olarak gösterilir. Bu yönüyle, antik gökbilim için olduğu kadar astroloji açısından da önem taşıyan gezegen, birçok dilde haftanın yedi gününe adını veren gökcisimlerinden biri olarak, tarihöncesinden günümüze insan kültüründe yerini korumuştur. Günümüze ulaşan en eski gökbilimsel belge olan ve M.Ö. 7.ci yüzyıla ait olduğu sanılan Ammisaduqa tabletinde Babillilerin M.Ö. 1700-1400 yılları arasında yaptıkları Venüs gözlemlerinden söz edilir. Eski Mezopotamya, Orta Amerika ve Uzak Doğu kültürlerinde Venüs'ün önemli bir yeri olmuştur. Eski Yunan'da sabah yıldızı olarak görüldüğünde 'Phosphorus', akşam yıldızı olarak görüldüğünde ise 'Hesperus' olmak üzere iki ayrı ad taşımaktaydı. Pisagor sayesinde bu iki yıldızın aslında aynı gökcismi olduğunu öğrenen ilkçağ dünyası, Venüs ve Merkür'ün Güneş çevresinde döndüğünü ileri süren Heraklit ile ilk kez güneşmerkezli görüş ile tanıştı.
  • 1610'da İtalyan gökbilimci Galileo Galilei basit bir teleskop yardımı ile Venüs'ün evreleri olduğunu farketti. Daha sonraki gözlemlerinde gezegenin evrelerindeki değişikliklere paralel olarak görünür boyutunun da değiştiğini gözleyen Galilei, bu bulguları gezegenin Güneş etrafında döndüğünün kuvvetli göstergeleri olarak kabul etti.
  • 1761'de Rus gökbilimci Mikhail Vasilyeviç Lomonosov, Venüs'ün Güneş geçişi sırasında gezegenin kenar çizgisindeki düzensizliği farkederek bunun bir atmosferin varlığını gösterdiğini öne sürdü.
  • 1793'te, Alman gökbilimci Johann Schröter sonradan kendi adıyla anılacak ve Venüs atmosferinin neden olduğu anlaşılacak olan 'faz kayması' olayını gözledi. Bu olay, güneş ışınları ile aydınlanan kalın ve yoğun atmosferin Venüs'ün görünür kenar çizgisine eklenerek, bulunduğu konumun gerektirdiğinden farklı bir evredeymiş gibi algılanmasına neden olması sonucu ortaya çıkar.
  • 1932 yılında, Amerikalı araştırmacılar W.S. Adams ve T. Dunham kızılötesi tayfölçüm ile Venüs atmosferinin temel bileşeninin karbon dioksit olduğunu öğrendiler. İzleyen yıllarda Rupert Wildt, tayfölçüm verilerine dayanarak atmosferin kimyasal bileşimi yanı sıra basıncı, sıcaklığı, gezegen yüzeyiyle etkileşimi hakkında bir çok tahminde bulundu.
  • 1956'da Robert S. Richardson gezegenden yansıyan güneş ışınlarının Doppler kaymasını ölçtüğünde, bulguların gezegenin kendi etrafında dönüş yönünün ters olduğunu gösterdiğini saptadı.
  • 1960'larda Massachussets Teknoloji Enstitüsü (M.I.T.) ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü bilim adamları mikrodalga bandında radar incelemeleri ile Venüs'ün kendi etrafında dönüş süresini duyarlı olarak ölçtüler. Aynı dönemde yeryüzünden yapılan radar incelemeleri ile gezegenin yüzey şekilleri hakkında önemli bilgi elde edildi.

Venüs'e gönderilen uzay araçları

  • Sputnik 7 (S.S.C.B): 4 Şubat 1961'de fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılamadı)
  • Venera 1 (S.S.C.B): 12 Şubat 1961'de fırlatıldı. Başarısız. (Venüs'e ulaşamadan iletişim koptu. Şu anda Güneş çevresinde yörüngede)
  • Mariner 1 (A.B.D.): 22 Temmuz 1962'de fırlatıldı. Başarısız. (Fırlatılmadan hemen sonra kontroldan çıkması üzerine imha edildi)
  • Sputnik 19 (1962AlphaPi1) (S.S.C.B): 25 Ağustos 1962'de fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılma aşamasında son kademe arızalandı. 3 gün sonra Yer atmosferine girerek parçalandı.)
  • Mariner 2 (A.B.D.): 27 Ağustos 1962'de fırlatıldı. İlk başarılı Venüs sondası. 201 kg. ağırlığında. 14 Aralık 1962'de gezegenin 35.000 km. yakınından geçti. 42 dakika süren bilimsel gözlemleri ile Venüs hakkında bilinenlere önemli yenilikler ekledi. Venüs yüzeyinin 425oC' den sıcak olduğunu, bulut tepelerinde ise sıcaklığın düşük olduğunu saptadı. Böylece gezegen yüzeyindeki koşullarda sera etkisinin payı anlaşıldı. Gezegenin manyetik alanı bulunmadığını gösterdi. Ayrıca Venüs'e doğru yolculuğu sırasında ilk kez güneş rüzgarını inceledi, güneş patlamaları kaynaklı yüksek enerjili yüklü parçacıklar ve kozmik ışınlar ile ilgili ölçümler yaptı, gezegenler arası toz miktarının sanılandan daha az olduğunun anlaşılmasını sağladı. Şu anda Güneş çevresinde yörüngede.
  • Sputnik 20 (1962 AlphaTau1) (S.S.C.B): 1 Eylül 1962'de fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılamadı. 5 gün sonra Yer atmosferine girerek parçalandı.)
  • Sputnik 21 (1962 APi) (S.S.C.B): 12 Eylül 1962'de fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinde iken infilak ederek parçalandı.)
  • Kosmos 21 (S.S.C.B): 11 Kasım 1963'te fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılamadı. 3 gün sonra Yer atmosferine girerek parçalandı). Bu aracın bir Venüs sondası olduğu yalnızca bir tahmindir. Daha sonraki Venüs uçuşlarına hazırlık amaçlı bir test uçuşu da olabilir.
  • Kosmos 27 (S.S.C.B): 27 Mart 1964'te fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılamadı.)
  • Zond 1 (S.S.C.B): 4 Nisan 1964'te fırlatıldı. Başarısız. (Venüs'e ulaşamadan radyo sistemi arızalandı). Şu anda Güneş çevresinde yörüngede.
  • Venera 2 (S.S.C.B): 12 Kasım 1965'te fırlatıldı. Başarısız. (Venüs'e varmak üzere iken iletişim kesildi). Şu anda Güneş çevresinde yörüngede.
  • Venera 3 (S.S.C.B): 16 Kasım 1965'te fırlatıldı. Başarısız. (Venüs atmosferine girmekte iken iletişim kesildi. Venüs üzerine çarparak parçalandı.) Bir başka gezegen üzerinde bulunan en eski insan yapımı nesnedir.
  • Kosmos 96 (S.S.C.B): 23 Kasım 1965'te fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılma için ateşleme sırasında oluşan bir patlama ile hasar gördü. 16 gün sonra Yer atmosferine girerek parçalandı.)
  • Venera 4 (S.S.C.B): 12 Haziran 1967'de fırlatıldı. Venüs atmosferinden veri gönderen ilk uzay aracı. 1106 kg. ağırlığında. 18 Ekim 1967'de Venüs atmosferine girdi, bir paraşüt sistemi ile yavaşlarken yanında taşımakta olduğu 2 termometre, bir barometre, bir radyo altimetre, bir atmosfer yoğunluğu ölçme cihazı, 11 gaz analiz cihazını düşüşe bıraktı ve bu cihazlardan gelen verileri yeryüzüne aktardı. Sondanın kendisi ise hidrojen ve oksijen algılayıcıları, kozmik ışın algılayıcısı yüklü parçacık algılayıcısı ve bir manyetometre taşımaktaydı. 25 km. yükseklikte atmosferin yüksek sıcaklık ve basıncına dayanamayarak tahrip oldu. Atmosferin bileşimi ve ulaştığı yükseltiye kadar olan kısmına ait fizik verileri gönderdi. Bu şekilde ilk gezegenler arası yayını gerçekleştirmiş oldu.
  • Mariner 5(A.B.D.): 14 Haziran 1967'de fırlatıldı. 19 Ekim 1967'de Venüs yüzeyinin 4000 km. uzağından geçti. Gezegenler arası ortamda ve Venüs yakınlarında manyetik alan, yüklü parçacıklar, plazma ölçümleri yaptı; Venüs atmosferinin radyo ve morötesi bandında ışınımlarını taradı. Şu anda Güneş çevresinde yörüngede.
  • Kosmos 167 (S.S.C.B): 17 Haziran 1967'de fırlatıldı. Başarısız. (Venera 4'e benzer şekilde tasarlanmış olan ve Venüs üzerine inmesi planlanan bu araç Yer yörüngesinden ayrılamadı ve 8 gün sonra Yer atmosferine girerek parçalandı.)
  • Venera 5 (S.S.C.B): 5 Ocak 1969'da fırlatıldı. 16 Mayıs 1969'da Venüs atmosferine girdi. Venera 4'e benzer şekilde tasarlanmış 405 kg. ağırlığındaki sonda, bir paraşüt sistemi ile yavaşlarken 53 dakika süreyle atmosfer hakkında veriler toplayıp gönderdi. Gezegen yüzeyine varamadan, atmosferin yüksek sıcaklık ve basıncına dayanamayarak tahrip oldu. Atmosferin bileşimi ve sondanın inebildiği 38 km. yükseltiye kadar olan kısmına ait fizik verileri gönderdi.
  • Venera 6 (S.S.C.B): 10 Ocak 1969'da fırlatıldı. 17 Mayıs 1969'da Venüs atmosferine girdi. Venera 4'e benzer şekilde tasarlanmış 405 kg. ağırlığındaki sonda, bir paraşüt sistemi ile yavaşlarken 51 dakika süreyle atmosfer hakkında veriler toplayıp gönderdi. Gezegen yüzeyine varamadan, atmosferin yüksek sıcaklık ve basıncına dayanamayarak tahrip oldu. Atmosferin bileşimi ve sondanın inebildiği 36 km. yükseltiye kadar olan kısmına ait fizik verileri gönderdi.
  • Venera 7 (S.S.C.B): 17 Ağustos 1970'de fırlatıldı. 15 Aralık 1970'de Venüs atmosferine girdi. 495 kg ağırlığındaki iniş sondası bir paraşüt arızası nedeniyle 60 dakika sürmesi gereken inişini 35 dakikada tamamlayarak Venüs yüzeyine indi ve buradan 23 dakika süreyle sinyaller gönderdi. Gezegen yüzeyinde atmosfer sıcaklığının 475oC, basıncın ise 90 atmosfer olduğunu saptadı. Böylece bir başka gezegenin yüzeyine çalışır durumda inen ve radyo yayınları yeryüzüne veri gönderen ilk uzay aracı oldu.
  • Kosmos 359 (S.S.C.B): 22 Ağustos 1970'de fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılamadı.)
  • Venera 8 (S.S.C.B): 27 Mart 1972'de fırlatıldı. 22 Temmuz 1972'de Venüs atmosferine girdi. Bir paraşüt sistemi yardımı ile inişi sırasında atmosfer hakkında veriler topladı. Değişik yükseltilerdeki rüzgar hızını ve ışık şiddetini ölçtü. Sert atmosfer koşullarında görev süresini uzatabilmek amacıyla bir dış soğutma sisteminden yararlandı ve yüzeye inişinden sonra 50 dakika süreyle veri gönderebildi. Gezegen yüzeyinde aydınlığın fotoğraf çekilebilmesine olanak tanıyacak düzeyde olduğunu saptadı.
  • Kosmos 482 (S.S.C.B): 31 Mart 1972'de fırlatıldı. Başarısız. (Yer yörüngesinden ayrılamadı.)
  • Mariner 10 (A.B.D.): 3 Kasım 1973'te fırlatıldı. 5 Şubat 1974'te, daha sonraki Merkür buluşması için uygun rotayı sağlayacak şekilde Venüs yakın geçişini gerçekleştirdi. Gezegen yüzeyinin 5800 km. üzerinden geçerken, çok sayıda fotoğraf çekti, Venüs'ün ilk kez mor ötesi bantta görüntülerini elde etti ve bu sayede daha önce bilinmeyen atmosfer akımlarını tanımladı, Venüs'ün dikkate değer bir manyetik alanının bulunmadığını, ancak iyonosfer ile güneş rüzgarının bir şok dalgası oluşturacak şekilde etkileştiklerini gözledi. Venüs atmosferinde hidrojen bulunduğunu ve izotop dağılımına dayanarak bu hidrojenin Güneş kaynaklı olduğunu saptadı. Atmosferin radyo dalgalarını örtme biçimini inceleyerek Venüs bulutlarının en yoğun oldukları yükseklikleri hesapladı.

Mariner 10, Merkür gezegenine doğru yolculuğuna devam ederek bu gezegeni ziyaret eden ilk ve tek uzay aracı oldu. Yörünge değişikliği amacıyla bir gezegenin kütleçekim yardımından yararlanan, ve aynı zamanda ard arda iki gezegeni başarı ile ziyaret eden ilk uzay sondası olma özelliğini kazandı. Şu anda Güneş çevresinde yörüngede dolanmaktadır.

Resim:Venera 9 panorama.gif
Venera 9'un Venüs yüzeyinden gönderdiği resim
  • Venera 9 (S.S.C.B): 8 Haziran 1975'te fırlatıldı. Bir yörünge aracı ve bir iniş aracı olmak üzere iki ayrı sondadan oluşmakta idi. 20 Ekim 1975'te iki araç birbirinden ayrıldı. 22 Ekim tarihinde yörünge aracı Venüs çevresinde 48 saat dolanma süreli bir yörüngeye girerken, 2015 kg. ağırlığındaki iniş aracı da, bir sürtünme ve ısı kalkanı, üç ayrı paraşüt sistemi yardımı ile inişe geçti. 2300 kg ağırlığındaki yörünge aracı mor ötesi, görünür bant, kızıl ötesi ve mikrodalga bantlarında incelemeler yapabilecek donanıma sahipti, ayrıca iniş cihazının iniş sırasında ve gezegen yüzeyinde elde ettiği verileri dünyaya aktaracak bir bağlantı istasyonu olarak tasarlanmıştı. Sert atmosfer koşullarında görev süresini uzatabilmek amacıyla bir dış soğutma sistemine sahip olan iniş aracı, 60-30 km. düzeyleri arasında bulutlar bulunduğunu gözledi, atmosferde düşük oranda bulunan hidroklorik asit, hidrofluorik asit, iyot ve bromu saptadı. Yüzeye inişinden sonra 53 dakika süreyle veri gönderebildi. Taşıdığı televizyon kamerası yardımıyla Venüs yüzeyinin ilk fotoğraflarını yeryüzüne iletti. Resimlerde aşınma belirtisi göstermeyen keskin kenarlı kayalar, berrak bir atmosfer gözlendi. Venera 9 yörünge aracı şu anda Venüs çevresinde yörüngededir.
  • Venera 10 (S.S.C.B): 14 Haziran 1975'te fırlatıldı. Venera 9'a benzer şekilde, bir yörünge aracı ve bir iniş aracı olmak üzere iki ayrı sondadan oluşmakta idi. 23 Ekim 1975'te iki araç birbirinden ayrıldı. 25 Ekim tarihinde yörünge aracı Venüs çevresinde 49,5 saat dolanma süreli bir yörüngeye girerken, 2015 kg. ağırlığındaki iniş aracı da, bir sürtünme ve ısı kalkanı, üç ayrı paraşüt sistemi yardımı ile inişe geçti. 2300 kg ağırlığındaki yörünge aracı mor ötesi, görünür bant, kızıl ötesi ve mikrodalga bantlarında incelemeler yapabilecek donanıma, bir manyetometreye ve bir yüklü parçacık sayacına sahipti, ayrıca iniş aracının iniş sırasında ve gezegen yüzeyinde elde ettiği verileri dünyaya aktaracak bir bağlantı istasyonu olarak tasarlanmıştı. Sert atmosfer koşullarında görev süresini uzatabilmek amacıyla bir dış soğutma sistemine sahip olan iniş aracı, atmosferin fizik özellikleri üzerinde ölçümler yaptı. Yüzeye inişinden sonra 65 dakika süreyle veri gönderebildi. Taşıdığı televizyon kamerası yardımıyla Venüs yüzeyinin fotoğraflarını yeryüzüne iletti. Venera 10 yörünge aracı şu anda Venüs çevresinde yörüngededir.
  • Pioneer Venus 1 (Pioneer 12) (A.B.D.): 20 Mayıs 1978'de fırlatıldı. 4 Aralık 1978 tarihinde Venüs çevresinde eliptik bir yörüngeye oturtulan 517 kg. ağırlığındaki yörünge aracı, 300 W güç sağlayan güneş panelleri ile 17 değişik gözlem aygıtı çalıştırmakta idi. Gezegenin iyonosferi ve atmosferin üst katmanlarının yapısı hakkında ayrıntılı bilgi topladı, güneş rüzgarının iyonosfer ile etkileşimi ve oluşan manyetik alan üzerinde ölçümler yaptı, kütleçekimi değişimlerini kaydederek Venüs'ün iç yapısına ilişkin ipuçları elde etti. Gezegenin tamamına yakın bölümünün radar haritasını çıkardı. Yörünge ayarlamaları ile Ağustos 1992'ye dek çalışır durumda kaldı ve veri aktarmayı sürdürdü, ancak yakıtının tükenmesi sonucunda Venüs atmosferine girip parçalanarak görevini tamamladı.
  • Pioneer Venus 2 (Pioneer 13) (A.B.D.): 8 Ağustos 1978'de fırlatıldı. Bir taşıyıcı üzerinde bir büyük, üç küçük atmosfer sondasından oluşmakta idi. Büyük sonda taşıyıcıdan Venüs'e ulaşmadan 25 gün önce, küçük sondalar ise 20 gün önce ayrıldı. Sondalar birbirlerinden çok az farklı rotalar izleyerek 9 Aralık 1978'de gezegenin değişik bölgelerinde atmosfere girdiler. Küçük sondalardan biri gezegenin gece yüzüne, ikincisi gündüz yüzüne, üçüncüsü ise kuzey kutup bölgesine doğru düştüler ve atmosferin değişik düzeylerinde ısı, basınç, ivme, termal ışınım ve asılı parçacık ölçümleri yaptılar. Büyük sonda gündüz yüzünde ekvatora yakın bir bölgeye doğru paraşüt yardımı ile alçaldı ve küçük sondalardakine benzer ölçümlere ek olarak atmosfer bileşenlerini tanımlama ve oranlarını belirleme, bulut yapılarını değerlendirme amaçlı incelemeler yaptı. Atmosfere en son giren taşıyıcıda ise atmosferin dış tabakalarını araştırma amaçlı iki deney aygıtı daha bulunmaktaydı. Tüm bu ölçümlerin sonuçları, Pioneer Venus 1 yörünge aracının eşzamanlı olarak yaptığı gözlemler çerçevesinde değerlendirildi.
Venera 11 iniş aracı
Enlarge
Venera 11 iniş aracı
  • Venera 11 (S.S.C.B): 9 Eylül 1978'de fırlatıldı. Bir uçuş aracı ve bir iniş aracından oluşmakta idi. İki araç Venüs'e varmadan iki gün önce ayrıldılar, 25 Aralık 1978'de iniş aracı atmosfere girdi ve bir paraşüt yardımı ile gezegen üzerine yumuşak iniş yaptı. Aynı sırada gezegenin 34.000 km. yakınından geçmekte olan uçuş aracı, bu sondanın iniş sırasında ve yüzeyden gönderdiği verileri yeryüzüne aktardı. Uçuş aracının ayrıca iyonosfer, gezegenler arası ortam, güneş rüzgarı üzerinde gözlemler yapma amaçlı donanımı bulunmaktaydı. İniş aracının gözlem aygıtlarının bazılarının arızalanmasına karşın, alt atmosferde Karbon monoksit varlığını saptaması, yıldırımlar gözlemesi mümkün oldu. Uçuş aracı şu anda Güneş çevresindeki yörüngesindedir.
  • Venera 12 (S.S.C.B): 14 Eylül 1978'de fırlatıldı. İkizi Venera 11 gibi bir uçuş aracı ve bir iniş aracından oluşmakta idi. İki sonda Venüs'e varmadan iki gün önce ayrıldılar. İniş aracı, Venera 11'den dört gün önce, 21 Aralık 1978'de atmosfere girdi ve bir paraşüt yardımı ile gezegen üzerine yumuşak iniş yaptı. Aynı sırada gezegenin 34.000 km. yakınından geçmekte olan uçuş aracı, bu sondanın iniş sırasında ve yüzeyden gönderdiği verileri 110 dakika süreyle yeryüzüne aktardı. Uçuş aracının ayrıca iyonosfer, gezegenler arası ortam, güneş rüzgarı üzerinde gözlemler yapma amaçlı donanımı bulunmaktaydı. İniş aracı, arıza nedeniyle sınırlı bilimsel veri sağladıysa da Venera 11 tarafından gönderilen bilgileri destekledi. Uçuş aracı 1980'de Bradfield kuyruklu yıldızı ile ilgili ölçümler de yaptı. Şu anda Güneş çevresindeki yörüngesindedir.
Resim:Venus-venera13-right.jpg
Venera 13 tarafından Venüs yüzeyinde çekilen görüntü
  • Venera 13 (S.S.C.B): 30 Ekim 1981'de fırlatıldı. Bir uçuş aracı ve bir iniş aracından oluşmakta idi. Uçuş aracının iyonosfer, gezegenler arası ortam, güneş rüzgarı üzerinde gözlemler yapma amaçlı donanımı bulunmaktaydı. İki araç Venüs'e varmadan önce ayrıldılar, 1 Mart 1982'de iniş aracı atmosfere girdi ve bir paraşüt yardımı ile yavaşlayarak gezegen üzerine indi. Aynı sırada gezegenin yakınından geçmekte olan uçuş aracı, bu sondanın iniş sırasında ve yüzeyden gönderdiği verileri yeryüzüne aktardı. Bu veriler arasında Venüs yüzeyinin ilk renkli görüntüleri de bulunmaktaydı. Araç hareketli bir kol yardımıyla yüzeyden aldığı toprak örneğini değerlendirdi. Toprağın mekanik direncini ölçmek için bir kol, bir sismometre ve ayrıca atmosfer incelemelerini yapmak için çeşitli aygıtlardan yararlandı. Bir başka gezegenden yeryüzüne ses kayıtları gönderen ilk uzay aracı oldu. Gezegen yüzeyinin zorlu koşullarında 127 dakika işlevsel kalabildi. Uçuş aracı şu anda Güneş çevresindeki yörüngesindedir.
  • Venera 14 (S.S.C.B): 4 Kasım 1981'de fırlatıldı. Venera 13 ile aynı tasarıma sahipti. 5 Mart 1982'de Venüs yüzeyine inerek ikizinin gerçekleştirdiklerine benzer incelemeler yaptı. 57 dakika süreyle veri gönderdi. Uçuş aracı şu anda Güneş çevresindeki yörüngesindedir.
  • Venera 15 (S.S.C.B): 2 Haziran 1983'te fırlatıldı. 10 Ekim 1983'te Venüs çevresinde kutupsal bir yörüngeye girdi. İkizi Venera 16 ile birlikte Venüs yüzeyinin radar haritasını çıkarmaya başladı. İşlevsel kaldığı 8 ay süresinde bu iki araç gezegenin 30 derece Kuzey enleminin kuzeyinde kalan kesiminin ayrıntılı bir haritasını elde ettiler.
  • Venera 16 (S.S.C.B): 7 Haziran 1983'te fırlatıldı. Venera 15 ile aynı tasarıma sahipti. 11 Ekim 1983'te Venüs çevresinde kutupsal bir yörüngeye girdi. İkizi Venera 15 ile birlikte Venüs yüzeyinin radar haritasını çıkarmaya başladı. İşlevsel kaldığı 8 ay süresinde bu iki araç gezegenin 30 derece Kuzey enleminin kuzeyinde kalan kesiminin ayrıntılı bir haritasını elde ettiler. Venera programının son uçuşu oldu.
Resim:Vega lander.jpg
Vega iniş aracı
  • Vega 1(S.S.C.B): 15 Aralık 1984'te fırlatıldı. Venera programı çerçevesinde Venüs'e yönelik bir iniş uçuşu şeklinde planlanmış olan uçuş, sonradan Halley kuyruklu yıldızının 1986 geçişini izlemek amacıyla aracın taşıyıcı kısmından yararlanmak üzere değiştirildi. Yeni şekliyle bu uçuşa 'Venüs' ve 'Gallei' (Rusça, Halley kuyruklu yıldızının adı) sözcüklerinin birleştirilmesi ile 'Vega' adı verildi.9 Haziran 1985'te Vega 1 iniş aracı ve beraberindeki balon ayrıldıktan sonra, 2500 kg. ağırlığındaki taşıyıcı araç gezegenin çekim kuvvetinden yararlanarak yörüngesini 1986 yılında Halley ile buluşacak şekilde değiştirdi. Venüs iniş aracı 1500 kg. ağırlığında idi. Yüzeyden alınacak örnekler üzerinde analizler yapmak üzere tasarlanmış deney setleri güçlü rüzgarlar tarafından daha sonda yüzeye inmeden önce harekete geçirildiğinden, araç yüzeyde planlanan işlevini gerçekleştiremedi. Sondanın taşıdığı bir balon, ('aerobot' ) 54 km. yükseklikte boşluğa bırakıldı. 3,5 metre çapında ve toplam 25 kg. ağırlığındaki bu balon atmosferle ilgili ölçümler yapmak üzere donatılmıştı. Gezegenin karanlık yüzüne bırakılan balon, 47 saat uçtu, ve doğal atmosfer akımlarının yardımı ile 9000 km. yol aldıktan sonra gezegenin aydınlık yüzüne geçti ve güneş ışınlarının etkisi ile ısınıp patlayana kadar yeryüzündeki radyoteleskoplar tarafından kaydedilen önemli bilgiler gönderdi. Balonun dikey yöndeki beklenmedik yer değiştirmeleri, Venüs atmosferinin o güne dek bilinmeyen dikey akımlarını gün ışığına çıkardı. Vega 1 taşıyıcı aracı ise 6 Mart 1986'da Halley kuyruklu yıldızı ziyaretini gerçekleştirdi. Araç şu sırada Güneş çevresinde yörüngededir.
  • Vega 2 (S.S.C.B): 21 Aralık 1984'te fırlatıldı. Vega 1 ile aynı tasarıma sahipti. İniş aracının ayrılmasının ardından Venüs çekim yardımı ile Halley kuyruklu yıldızına doğru yöneldi. İniş aracı 15 Haziran 1985'te gezegen yüzeyine indi. Yüzeyden aldığı örneklerin incelemesinde Ay yüzeyinde bulunan, ancak dünyada nadir olan anortosit-troktolit tipi mineraller saptadı. Yerden 50 km. yükseklikte bırakılan balon ise iki güne yakın süre uçarak yeryüzüne bilgi gönderdi. 9 Mart 1986'da Halley kuyruklu yıldızının yanından geçen taşıyıcı araç ise şu anda Güneş çevresinde yörüngededir.
Bir Venüs Örümcek Ağının Magellan uzay sondası tarafından çekilen radar görüntüsü. Venüs'e özgü bu jeolojik yapının niteliği tam olarak bilinmemektedir.
Enlarge
Bir Venüs Örümcek Ağının Magellan uzay sondası tarafından çekilen radar görüntüsü. Venüs'e özgü bu jeolojik yapının niteliği tam olarak bilinmemektedir.
  • Magellan (A.B.D.): 4 Mayıs 1989'da fırlatıldı. 10 Ağustos 1990'da Venüs çevresinde kutupsal bir yörüngeye girdi. 4 yıllık görev süresi içinde Venüs yüzeyinin tamamına yakınının radar haritasını çıkardı. Aynı bölgeler üzerinden birden fazla geçiş yaptığı için değişik açılardan kaydettiği görüntüler birleştirilerek 3 boyutlu haritalar elde edilebildi. Gezegenin ayrıntılı bir kütleçekim alanı haritasını da çıkardı. Görev süresini tamamladığında atmosferin üst sınırına dek alçaltılarak, güneş panelleri üzerindeki sürtünme etkisi ölçümleri ile üst atmosfer yapısı hakkında bilgi edinmeye çalışıldı. Atmosferin frenlemesi nedeniyle giderek yükselti kaybeden araç iki gün sonra parçalanarak gezegen üzerine düştü. Venüs'ün jeolojisi ve yüzey şekilleri hakkında bilinenlerin önemli bir kısmı Magellan'ın sağladığı verilere dayanmaktadır.
  • Galileo (A.B.D.): Jüpiter ve uydularını incelemek amacıyla 18 Ekim 1989'da fırlatılan araç kütleçekimi yardımı ile hız kazanmak üzere 2 Ekim 1990'da Venüs yakın geçişi yaptı. Gezegenin resimlerini çekti.
  • Cassini-Huygens (A.B.D.): Satürn ve uydularını incelemek amacıyla 15 Ekim 1997'de fırlatılan araç kütleçekimi yardımı ile hız kazanmak üzere 26 Nisan 1998 ve 24 Haziran 1999'da iki kez Venüs yakın geçişi yaptı. 1978'de Venera 11'in Venüs atmosferinde yıldırım olarak yorumlanan gözlemlerini doğrulamak üzere atmosferde elektriksel etkinlik aradı, ancak olumlu bir bulguya rastlamadı .
  • MESSENGER (A.B.D.): Merkür gezegeninin araştırılması amacıyla 3 Ağustos 2004'te fırlatılan araç, kütleçekimi yardımı ile hızı düşürülerek Merkür yörünge girişine hazırlanmak üzere 2006 ve 2007 yıllarında iki kez Venüs yakın geçişi yapacaktır. Bu geçişler sırasında bilimsel aygıtların Merkür gözlemleri öncesi test ve ayarları yapılırken, Venüs üzerinde de gözlemler yapması mümkün olacaktır.
  • Venus Express (ESA-Avrupa Uzay Ajansı): 26 Ekim 2005'te fırlatılması planlanan 1270 kg. ağırlığındaki araç Nisan 2006'da Venüs çevresinde yörüngeye girerek, gezegenin atmosferi üzerinde yoğunlaşan bilimsel gözlemler yapacaktır.
  • Planet-C (Japonya): JAXA (Japon Uzay Ajansı) tarafından 2008 yılında fırlatılması ve 2009'da Venüs yörüngesine girmesi planlanan 320 kg. ağırlığındaki araç, atmosfer hareketleri, elektriksel ve volkanik etkinlik araştırılması üzerinde yoğunlaşan gözlemler yapacaktır.
  • BepiColombo (ESA-Avrupa Uzay Ajansı): Merkür gezegeninin araştırılması amacıyla 2012 yılında fırlatılması planlanan araç henüz ön tasarı aşamasında olmakla birlikte, kütleçekimi yardımı amacıyla Venüs yakın geçişi yapması olasıdır.

Adlandırma

Bir kadın tanrıçanın adını taşıyan tek gezegen olması nedeniyle, Venüs ile ilgili adların, kadın adları arasından seçilmesine özen gösterilmektedir. Bu yaklaşıma tek istisna, gezegen üzerindeki en yüksek dağa İskoç bilim adamı James Clerk Maxwell'in adının verilmiş olmasıdır. Uluslararası Gökbilim Birliği'nin (IAU), Venüs üzerindeki yüzey şekillerinin adlandırılmasında uyulmasını önerdiği kurallar şöyledir:

  • Kıta büyüklüğündeki toprak parçaları (Terra): Aşk tanrıçaları
  • Büyük coğrafi bölgeler (Regio): Kadın devler ve Titan'lar
  • Kraterler: Ünlü kadınların adları. 20 km.den küçük kraterler için, yaygın kadın isimleri.
  • Dağlar (Montes): Tanrıça adları
  • Tepeler (Colles): Deniz tanrıçaları
  • Sırtlar (Dorsa): Gök tanrıçaları
  • Alçak düzlükler (Planita-ova): Mitolojik kadın kahramanlar
  • Yüksek düzlükler (Plana-plato): Bereket tanrıçaları
  • Uçurumlar (Rupes): Ev ve ocak tanrıçaları
  • Vadiler (Valles): 400 km.den uzun olanlar için, Venüs gezegenine değişik dillerde verilen adlar. 400 km.den kısa olanlar için, nehir tanrıçaları.
  • Taçlar (Corona): Dünya ve doğurganlık tanrıçaları
  • Yarıklar (Chasma): Av tanrıçaları, Ay tanrıçaları
  • Yassı volkanik tabanlar (Farra): Su tanrıçaları
  • Sığ çukurluklar (Fossa): Savaş tanrıçaları
  • İnce uzun yapılar (Linea): Savaş tanrıçaları
  • Düzensiz kraterler (Patera): Ünlü kadınlar
  • Çokgen görünümlü alanlar (Tessera): Kader ve kısmet tanrıçaları
  • Kum tepeleri (Unda): Çöl tanrıçaları
  • Yıldız biçimli oluşumlar (Astra), kubbe biçimli dağ ve tepeler (Tholus), kesişen vadi ağları (Labyrinthus), akıntı alanları (Fluctus): Çeşitli tanrıçalar

Gözlem koşulları

Venüs, Güneş çevresinde yaklaşık 224 gün süren dolanma süresine karşın yörüngesinin Yer yörüngesine yakınlığı nedeniyle 584 gün gibi uzun bir kavuşum dönemine sahiptir, gökyüzündeki görünür hareketini tamamlaması bir buçuk yılı geçer. Bir alt gezegen olması nedeniyle ile her zaman Güneş'e yakın konumdadır ve gözlenmesi için en uygun saatler sabah gün doğumundan önce ya da akşam gün batımından sonradır. 'Sabah yıldızı' ve 'akşam yıldızı' adları bu nedenle verilmiştir. -4,4 kadir derecesine varabilen parlaklığı ile en parlak yıldızlardan ve diğer tüm gezegenlerden çok daha ışıklıdır ve Güneş ve Ay'dan sonra gökyüzünün en parlak cismidir. Bu nedenle güneş ışınlarının Venüs'ün görülmesine izin vermediği alt ve üst kavuşum dönemleri dışında yılın büyük bir kısmında rahatlıkla izlenir. Merkür'e oranla çok daha yüksek uzanımlara (en uygun koşullarda 48o) çıkabildiği için gün içinde izlenebildiği süre de daha uzundur ve uygun dönemlerde akşam gün battıktan sonra veya sabah gün doğmadan önce 4 saat kadar ufkun üzerinde kalabilir. En parlak dönemlerinde güneş ufkun üzerinde iken bile görülmesi mümkündür, hatta alışkın gözler gün ortası saatlerinde dahi Venüs'ü yakalayabilir. Aysız gecelerde, kent ışıklarından yeterince uzaklaşılabilirse, insan gözünün Venüs ışığının çevreye verdiği aydınlığı hissedebildiği ve yarattığı gölgelerin farkedilebildiği de söylenir.

Venüs'ün dünyaya en yakın olduğu dönemlerde 1 yay dakikayı geçen görünür çapı insan gözünün ayırma gücü sınırındadır ve duyarlı gözlerin gezegenin hilal evresini ayırt edebilmesi olasıdır.

Tam güneş tutulmaları çok kısa süre için de olsa, Venüs'ün güneşe çok yakın konumda olduğu kavuşum dönemleri civarında bile gezegenin gün ortasında çıplak gözle izlenebilmesine olanak sağlar. 1999 tam güneş tutulması sırasında bu durum gerçekleşmiştir.

Evreler

Bir dürbün ile izlendiğinde Venüs'ün Ay gibi evreleri olduğu görülür. Gezegenin Güneş'in arkasında ve yeryüzüne en uzak durumda olduğu üst kavuşum anında, görünen yüzeyinin tümü aydınlandığından ışıklı bir daire şeklinde 'dolun' evresi söz konusudur. Bu aynı zamanda uzaklık nedeniyle Venüs'ün görünür çapının en az olduğu dönemdir. En yüksek uzanım anında gezegen bir yarımdaire şeklinde görülür. Güneş ile Yer arasında kaldığı dönemlerde ise karanlık yüzünü göstererek bir 'hilal' şekli alır. Hilalin en ince olduğu dönemler gezegenin dünyaya en yakın olduğu ve görünür çapının en büyük olduğu dönemlerdir, ancak bu esnada güneş ışınları gezegenin görülmesini engeller.

Parlaklık

Bir alt gezegen olması nedeniyle Venüs'ün yeryüzünden izlenebilir parlaklığı iki değişkenin ilişkisi ile belirlenir:

  • Evre
  • Görünür çap (dolaylı olarak Yer'e uzaklık)

Venüs Yer'e en yakın konumda iken dünyaya dönük yüzünün tümüyle karanlıkta kalması, aydınlanan yüzünün tamamının görülebildiği 'dolun' evresinde ise, en uzak dolayısıyla en küçük görünür boyutta olması nedeniyle yeterince parlak değildir. Gezegenin gözlemciye en fazla ışık gönderebildiği konumu, görünür aydınlık yüzeyin en fazla olduğu % 30 aydınlık (hilal ile yarım evre arası) evresidir.

Venüs atmosferinin neden olduğu gözlem özellikleri

Gündüz-gece çizgisi üzerinde kalan Venüs atmosferinin güneş ışınları ile aydınlanması, gezegenin evresinin beklenenden daha büyük olarak algılanmasına neden olur. Venüs'ün herhangi bir dönemde Güneş'le yaptığı açıya dayanarak hesaplanan evre ile gözlenen evresi arasındaki bu 'faz kayması' bazen 3 günü bulur ve Schröter etkisi olarak adlandırılır. Venüs'ün karanlık yüzünün yeryüzüne dönük olduğu alt kavuşum anında, arkadan aydınlanan atmosferin, ortası karanlık bir halka şeklinde görülebildiği saptanmıştır. Yine alt kavuşum anına yakın günlerde gezegenin karanlık yüzünde çok hafif bir aydınlanma hissedilebilir. 'Küllenmiş ışık' adı verilen bu olay, 1640'lardan bu yana bilinmektedir. Bugüne dek çok değişik açıklamalar getirilmiş olmasına rağmen nedeni bilinmeyen bu atmosfer aydınlanmasının, elektriksel etkinliklerle veya kutup ışıklarına benzer bir mekanizma ile ortaya çıkabileceği öne sürülmüştür.

Venüs'ün Güneş geçişleri

 Venüs'ün 2004 Güneş geçişi
Enlarge
Venüs'ün 2004 Güneş geçişi

Venüs yaklaşık 20 ayda bir alt kavuşum konumundan geçtiği halde, yörüngesinin tutulum düzlemine 3,39 derecelik bir açı yapması nedeniyle güneş diskinin önünden geçişi nadiren gerçekleşir. Venüs yörüngesinin tutulum düzlemini kestiği noktalar, yani yörüngenin çıkış ve iniş düğümleri ile Güneş ve Yer'in düz bir çizgi üzerinde yer almasını gerektiren bu durum yaklaşık her yüzyılda 2 kez, 8 yıl aralıklı çiftler şeklinde gözlenir. (1761-1769, 1874-1882, 2004-2012, 2117-2125 gibi). Tüm geçişler, düğümlerin Yer yörüngesindeki izdüşümlerine denk gelen Haziran ve Aralık ayları içinde olur. Daha yakından incelendiğinde geçişlerin düzenlerinin 243 yıllık bir döngü içerisinde yinelendiği dikkati çeker. İçinde bulunduğumuz binyılda, bu döngü 113,5-8-121,5-8 yıllık aralıklar şeklinde tekrarlanmaktadır.

Venüs'ün geçişi, Güneş diski üzerinde küçük bir siyah beneğin ilerlemesi şeklinde izlenir ve en fazla 7 saat kadar sürer.

Güneş Sistemi'nde Venüs'ün özel yeri

Bazı özellikleri, Venüs'ü eşsiz kılmaktadır:

  • Dünyaya en yakın gezegendir.
  • Yer'den gözlendiğinde en parlak gezegendir.
  • Yüzey sıcaklığı en yüksek gezegendir.
  • Yer benzeri gezegenler arasında en yoğun atmosfere sahip olanıdır.
  • En çok uzay aracı gönderilen ve üzerinde en çok sayıda insan yapımı araç bulunan gezegendir.
  • Ekseni etrafında ters döner.

*Örneğin Ay Dünya(Yer) etrafında dönerken kendi etrafında Venüs gibi ters, lâkin yavaş dönerek hep aynı yüzünü gösterir.