Vikipedi, özgür ansiklopedi
Düzenleme yapıldıktan sonra bu açıklama silinmelidir.
Venedik
Venedik tarihi, 452 yılında Atilla liderliğindeki Hunlar’ın Avrupa’ya saldırmasıyla başlar. Yenik düşen orduları geri çekilirken sığınmak için yer arayan topluluklar, Adriyatik’in batı kıyılarında yaşayan az sayıda balıkçı nüfusu ciddi bir biçimde yükseltir. 568’deki Lombard istilasından kaçanların oluşturduğu ikinci göç dalgası, Venedik’i Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri haline getirir. 727 yılında Venedik Cumhuriyeti’ni kuran şehir halkı, coğrafi yapısı nedeniyle güvenli ve işgal edilmesi güç olan bu şehirde 1070 yıl boyunca bağımsız yaşamış, güçlü ticari etkinliği ve deniz yolları sayesinde doğu ve batı ile aynı anda ilişki kurmuş, bunun sonucunda zengin ve açık fikirli bir sosyal yaşam alanı yaratmayı başarmıştır. Ticari önemini yitirdikten sonra dahi Venedik, önemli bir sanat merkezi olmayı sürdürmüştür.
Orta çağ ve Rönesans boyunca barış içinde ve zengin yaşayan Venedikliler, kentin ileri gelenleri tarafından seçilen ve Doge adı verilen liderler tarafından yönetiliyordu. Doge’ler halk üzerinde baskı kurmaktan uzak, daha çok cumhuriyeti korumakla görevli yöneticilerdi. Şehrin kültürel ve sosyal merkezini ise 11. yüzyılda yapılmış olan San Marco Bazilikası oluşturmaktaydı. Doğu ile yüzyıllardır süregelen ticari ilişkiler dolayısıyla kozmopolit bir kültüre sahip olan Venedikliler, Roma kilisesinin etkisinden uzakta, farklı bir dini anlayış ve kültürel hayat geliştirmişlerdi.
San Marco Bazilikası ve Venedik Okulu
Venedik Okulu’nu yaratan en önemli faktörlerden biri, Venedik’teki müzik hayatının merkezi olan San Marco Bazilikası’ydı. Her ne kadar Doge’nin törenlerine eşlik eden enstrümantal müzikler ve koral madrigaller uzun süredir yazılıyorsa da Venedik Okulu, San Marco Bazilikası’nda yaratılmıştır.
San Marco’nun birbirine karşı duran iki koro bölümü ve geniş, boşluklu iç yapısı, dinsel baskılardan uzak yaşayan maestro di capella’lara yeni fikirler yaratma yolunu açan en önemli faktördür. Ses gecikmelerini ve yansımalarını bir sorun olmaktan çıkarıp avantaj haline dönüştürmeye çalışan besteciler, bu tür efektlere pek yatkın olmayan polifoniden uzaklaşarak monofonik eserler ortaya çıkarmaya başladılar. Bununla beraber ayrılmış koro bölümlerini de müziklerine uyarlayarak (cori spezzati) Venedik’e özgü polychoral stili yarattılar.
Bu stili ilk olarak ciddi bir biçimde uygulayan, Doge Andrea Vitti tarafından, 1527’den 1562’deki ölümüne kadar San Marco Bazilikası’nda maestro di capella olarak görevlendirilen Adrian Willaert oldu. Yine Venedik Okulu’na dahil edilen Gioseffo Zarlino tarafından “yeni Pythagoras” olarak adlandırılan Willaert, besteciliğinin yanı sıra eğittiği müzisyenler sebebiyle de etkisini uzun süre hissettirmiştir.
Willaert’ten itibaren, Venedikli besteciler bu teknikleri kullanmış, genellikle iki koro ve onları birleştiren bir org için eserler yazmışlardır. Gabrieli zamanında en yetkin örneklerini veren bu stil, kimi zaman beşe kadar bölünebilen, zengin enstrüman eşlikli, güçlü eserlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Venedik’in müzik tarihindeki önemini yaratan bir başka faktör de baskı teknolojisi olmuştur. Matbaanın bulunuşundan sonra müzik eseri basımında hızla dünyanın en önemli merkezi haline gelen Venedik, Avrupa’nın dört bir yanından gelen müzik adamlarını da konuk ediyordu. Özellikle Fransız ve Flaman bestecilerin ziyaret ettiği Venedik bu dönem boyunca bir uluslararası müzik merkezi görevi gördü.
1560’lı yıllarda Venedik Okulu iki grubun fikir ayrılığı sonucu ortaya çıkan yoğun tartışmalara sahne oldu. Baldassare Donato’nun başını çektiği ilerici grup, zamanın maestro di capella’sı Zarlino’nun liderliğindeki muhafazakar grupla anlaşmazlığa düştü. Donato ve Zarlino’nun Aziz Marko kutlamalarında halk önünde kavgaya tutuşmalarına kadar varan anlaşmazlıkların sebebi, muhafazakar grubun Franko – Flaman kökenli polifonik stili korumak istemesiydi. Zarlino, Cipriano di Rore ve Claudio Merulo’nun dahil olduğu muhafazakar grupla, Donato, Giovanni Croce ve daha sonra Andrea ve Giovanni Gabrieli’nin de dahil olduğu ilerici grubun anlaşamadığı bir konu da, San Marco’da İtalyan asıllı olmayan bestecilere görev verilip verilmemesi konusuydu. 1603’te yerel bestecilerin galip geldiği bu tartışmanın sonucunda Giovanni Croce maestro di capella oldu. Daha sonra onu 1609’da Giulio Cesare Martinengo ve 1613 yılında Claudio Monteverdi izledi.
Venedik Okulu’nun en önemli zamanları, 1580’lerde Andrea ve Giovanni Gabrieli’nin güçlü enstrüman ve org destekli polychoral yapıtlarını verdikleri zamandır. Gabrieli gibi bestecilerin ve Claudio Merulo ve Girolamo Diruta gibi orgcuların yetiştirdiği müzisyenler Avrupa’nın her yanına dağılmış ve Venedik Okulu stilini geliştirmişlerdir. Schütz, Sweelinck, Buxtehude ve J.S. Bach bu stilden etkiler taşıyan bestecilerden bazılarıdır.
Venedik Okulu’nun Önemli Bestecileri:
* Adrian Willaert (1490-1562) * Jacques Buus (1500-1565) * Andrea Gabrieli (1510-1586) * Nicola Vicentino (1511-1576) * Cipriano de Rore (1515-1565) * Gioseffo Zarlino (1517-1590) * Baldassare Donato (1525-1603) * Annibale Padovano (1527-1575) * Costanzo Porta (1529-1601) * Claudio Merulo (1533-1604) * Gioseffo Guami (1540-1611) * Vincenzo Bellavere (ölüm: 1587) * Girolamo Diruta (1554-1610 sonrası) * Girolamo Dalla Casa (1601) * Giovanni Gabrieli (1555-1612) * Giovanni Croce (1557-1609) * Giovanni Bassano (1558-1617) * Giulio Cesare Martinengo (1561-1613)