Vikipedi, özgür ansiklopedi
© Muhtemel telif hakkı ihlali! |
Alıntı kaynağı: } |
Alıntı ile ilgili izin alındıysa lütfen maddenin tartışma sayfasında belirtiniz. Aksi takdirde madde telif ibaresi konduktan 10 gün sonra kısmen ya da tamamen silinecektir. |
ziya paşa'nın terkib-i bend'inin tamamı söyledir:
saki getir ol badeyi kim mâye-i candır arâm-dih-i akl-ı melâmet-zedegândır
ol mey ki olur saykal-ı dil ehl-i kemâle nâ-puhtelerin aklına bâdî-i ziyandır
bir câm ile yap hatırı zîrâ dil-i vîrân mehcûr-ı hârâbat olalı hayli zamandır
sâkî içelim aşkına rindân-ı huda'nın rindân-ı huda vâkıf-ı esrâr-ı nihândır
sâkî içelim rağmına süfi-ı harisin kim maksadı kevser emeli hıır-i cinândır
aşk olsun o pîr-ı mey-perverde-i aşka kim badesi sad-sâle vü sâkîsi civandır
pîr-i meye sor mes'elede var ise şüphen vaizlerin efsaneleri hep hezeyandır
ben anladığım çarh ise bu çarh-ı çep-endâz yahşi görünür sureti amma ki yamandır
benzer felek ol çenber-i fânûs-ı hayâle kim nakş-ı temâsîli serîü'l-cereyândır
sâkî bize mey sun ki dil-i tecribet-âmûz endişe-i encam ile vakf-ı halecândır
iç bade güzel sev var ise akl u şuurun dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun
ii
yetmez mi bu kasrîreviş-iağreb-i âlem bir menzile ermez mi aceb kevkeb-i âlem
şimdi uyuyanlar ö zamanda uyanırlar bir subha resîde olur âhır şeb-i âlem
pâmâl eder encam kimin üstüne dönse agâz edeli devre budur meşreb-i âlem
bin böyle cihan zer ü sîm olsa yetişmez mümkün mü ki is'af oluna matlab-ı âlem
hâriçten eğer olsa temaşasına imkân müdhiş görünür heykel-i müsta'ceb-i âlem
almış yükünü şöyle ki seyrinde halelsiz bir zerre dahi kaldıramaz merkeb-i âlem
ebnâ-yı beşerde kalacak mı bu muâdât bilmem ne zaman doğrulacak mezheb-i âlem
her safhada bir şekl-i hakikat eder ibraz her gün çevirir bir varaka makleb-i âlem
bin ders-i maârif okunur her varakında yârab ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem
bu cism-i kesifin neresi merkez-i kuvvet yârab ne matıyyeyle gezer kâlib-i âlem
subhâneke yâ men halaka'l-halka vasînâ subhâneke subhâneke subhâneke elîfâ
iii
ey kudretine olmayan âğâz u tenâhî mümkün değil evsâfını idrâk kemâhî
her nesne kılar varlığına hüsn-i şehâdet her zerre eder vahdetine arz-ı güvâhî
hükmün kılar izhâr bu âsâr ile mihri emrin eder ibraz bu envâr ile mâhı
dil-sîr-i bisât-ı niamın mürg-i hevâyî sîrâb-ı zülâl-i keremindir suda mâhî
eyler keremin âteşi gülzâr halil'e mağlûb olur peşşeye nemrud-ı mübâhi
zâlimleri adlin ne zaman hâk edecektir mazlumların çıkmadadır göklere âhı
bigânelere münhasır enva'-ı huzûzât mihnet-zede-i aşkına mahsûs devâhî
sensin eden idlâl nice ehl-i tarîki sensin eden ihdâ nice gümgeşte-i râhı
hükmün ki ola mûcib-i hayr u şer-i ef âl yarab ne içindir bu evâmir bu nevâhî
sendendir ilâhi yine bu mekr ü bu fitne bu mekr ü bu fitne yine sendendir ilâhi
güftî bikün ü bâz zenî seng-i melâlet dest-i men ü dâd-ı tu der rûz-ı kıyamet
iv
bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenadan başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan
asude olam dersen eğer gelme cihâna meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazadan
sâbit-kadem ol merkez-i me'mûn-ı rızâda vareste olup dâire-i havf u recâdan
dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adalet havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezadan
her kim ki arar bûy-ı vefa tab'-ı beşerde benzer ana kim devlet umar zıll-ı hümâdan
bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez bârân yerine dür ü güher yağsa semâdan
erbâb-ı kemâli çekemez nakıs olanlar rencide olur dîde-i huffâş ziyadan
her âkile bir derd bu âlemde mukarrer rahat yaşamış var mı gürûh-ı ukalâdan
halletmediler bu lügazın sırrını kimse bin kafile geçti hükemâdan fuzelâdan
kıl san'at-ı üstadı tahayürle temaşa dem vurma ger arif isen çün ü çiradan
idrâk-i meali bu küçük akla gerekmez zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez
v
cehrin ne safa var acaba sîm ü zerinde insan bırakır hepsini hîn-i seferinde
bir reng-i vefa var mı nazar kıl şu sipihrin ne leyi ü nehârında ne şems ü kamerinde
seyretti hava üzre denir taht-ı süleyman ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
hür olmak ister isen olma cihanın zevkinde safasında gamında kederinde
cânân gide rindân dağıla mey ola rizân böyle gecenin hayr umulur mu seherinde
hayr umma eğer sadr-ı cihan olsa da bilfarz her kim ki hasâset ola ırk u güherinde
yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde
anlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde
ayînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
ben her re kadar gördüm ise bazı mazarrat sâbit-kademim vine bu re'vin üzerinde
insana sadakat yaraşır görse de ikrah yardımcısıdır doğruların hazret-i allah
vi
gadr ede reayasına vâli-i eyâlet dünyâda vü ukbâda ne zillet ne rezalet
lâyık mıdır insân olana vakt-i kazada hak zahir iken bâtıl için hükmü imâlet
kadı ola davacı vü muhzır dahi şahit ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet
ey mürtekib-i har bu ne zillet ki çekersin bir kaç kuruşa müddet-i ümrünce hacâlet
lâ'net ola ol mâle ki tahsîline ânın yâ din ola yâ ırz veya namus ola âlet
âdem olanın hayr olur âdemlere kasdı insanlığa insanda budur işte delâlet
insan ona derler ki ede kalb-i rakîki alâm-ı ben-i nev'i ile kesb-i melâlet
âdem ona derler ki garazdan ola sâlim nefsinde dahi eyleye icrâ-yı adalet
sâdık görünür kisvede erbâb-ı hiyânet mürşid sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet
ekser kişinin suretine sîreti uymaz yârâb bu ne hikmettir ilâhi bu'ne halet
ümmîd-i vefa eyleme her şahs-ı degalde çok hacıların çıktı haçı zir-i begalde
vii
bir abd-i habeş dehre olur baht ile sultan dahhâk'in eder mülkünü bir gâve perişan
ikbâline idbârınadil bağlama dehrin bir dâirede devr edemez çenber-i devrân
zâlim yine bir zulme giriftar olur âhır elbette olur ev yıkanın hanesi viran
ekser görülür çünkü ceza cins-i amelden encamda âhenden ölür rahne-i sühan
tezkîr olunur la'n ile haccâc ile cengiz tebcîl edilir nûşirevan ile süleyman
kabil midir elfaz ile tagyir-i hakikat mümkün mü ki tefrik oluna küfr ile îmân
birhâkden inşâ olunur deyr ile mescid birdir nazar-ı hak'da mecûs ile müselman
her derdin olur çaresi her inleyen ölmez her mihnete bir âhir olur hem gama pâyan
geh çâk olunur damen-i pâkize-i ismet gen iffet eder âdemi ârâyiş-i zindan
sabr et siteme ister isen hüsn-i mükâfat fikreyle ne zulm eylediler yusuf a ihvan
zâlimlere bir gün dedirir kudret-i mevlâ tallahi lekad âserakellâhu aleynâ
viii
her şahsı harîm-i hakk'a mahrem mi sanırsın her tâc giyen çulsuzu edhem mi sanırsın
dehri araşan binde bir âdem bulamazsın adem görünen harlan âdem mi sanırsın
çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın
bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî her merhemi her yareye merhem mi sanırsın
kibre ne sebeb yoksa vezirim deyu gerçek sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın
ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünya dünya sana mahsûs u müsellem mi sanırsın
hâlî ne zaman kaldı cihan ehl-i tama'dan sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın
en ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın
bir gün gelecek sen de perîşan olacaksın ey gonca bu cem'iyyeti her-dem mi sanırsın
nâmerd olayım çarha eğer minnet edersem çevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın
allah'a tevekkül edenin yaveri hak'tır nâşâd gönül bir gün olur şâd olacaktır.
ix
pek rengine aldanma felekeski felektir zîrâ feleğin meşreb-i nâsâzı dönektir
yâ bister-i kemhada ya vîrânede can ver çün bây ü gedâ hâke beraber girecektir
allah'a sığın sahs-ı halimin gazabından zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir
yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm şirin dahi kasd etmesi cana gülerektir
bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir
bed-mâye olan anlaşılır metiis-i meyde işret güher-i âdemi temyize mihektir
nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir
nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz dîvânelerin hem-demi dîvâne gerektir
afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib kânûn-ı ceza âcize mi has demektir
milyonlaçalanmesned-iizzetteser-efrâz bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir
iman ile din akçadır erbâb-ı gınada nâmûs u hamiyyet sözü kaldı fukarada
x
ikbâl için ahbabı siâyet yeni çıktı bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı
sirkat çoğalıp lafz-ı sadâkat modalandı nâmûs tamam oldu hamiyyet yeni çıktı
düşmanlara ahbabını zemm oldu zerafet dildârdan agyâra şikâyet yeni çıktı
sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu hırsızlara ikram u inayet yeni çıktı
hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı
aciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhi mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı
isnâd-ı ta'assub olunur merd-i gayura dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıktı
islâm imiş devlete pâ-bend-i terakki evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı
milliyyeti nisyan ederek her işimizde efkâr-ı frenge tebaiyyet yeni çıktı
eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık zîrâ ki ziyan ortada bilmem ne kazandık
xi
zahirde görüp bizleri sanma ukalâyız biz bir sürü âkil sıfatında budalayız
akil denilir mi bize kim hâli bilirken dildâde-i âlâyiş-i nîreng-i hevâyız
yârân-ı vatandan bizi özler bulunursa düştük sefer-i gurbete muhtâc-ı duayız
terkîb-i acîbiz iki hâsiyyetimiz var ahbabımızın devletiyiz hasına belâyız
küncîde durur hırkamız altında künûzât dervişleriz gerçi nazarda fukarayız
ukbâya yarar bir işimiz yok ise bârî azâde-dil-i şâibe-i zerk ü riyayız
devletlülere bizleri tahkir düşer mi biz âciz isek de yine mahlûk-ı hüdâyız
bir âfet-i hunhara esîr oldu gönül kim her nâzına her lâhzada bin kerre fedayız
hatırda durur sohbetinin lezzeti hâlâ gerçi o şereften nice yıldır ki cüdayız
her çevrine razılarız ey şâh-ı melâhat bizler ki kuluz mu'tasım-ı bâb-ı rızâyız
ister bize lutf eyle diler bizden ırağol dünyada heman sen şeref ü şân ile sağ ol
xii
her millet için bir düzüye adlini âm et fikr-i gazab-ı hazret-i mabûd-ı enam et
bevvâl-i çeh-i zemzemi la'netle anar halk sen kabe gibi kendini hürmetle benâm et
incinmemek istersen eğer mülk-i fenada bir kimseyi incitmemeğe hasr-ı meram et
bir yerde ki yok nağmeni takdir edecek gûş tazyi'-i nefes eyleme tebdîl-i makam et
avret gibi mağlûb-ı hevâ olma er ol er nefsin seni râm etmeye sen nefsini râm et
mânend-işecernâbit olur sabit olanlar her kangı işin ehli isen anda devam et
noksanını bil bir işe ya başlama evvel yâ başladığın kâr-ı pezîrâ-yı hitâm et
uğrarsa saba râhın eğer semt-i irak'a bağdad iline doğru dahi azm ü hıram et
merdân-ı suhendânı ziyaret edip andan adâb ile git ravza-i rûhî'ye selâm et
tahsinini arz eyleyip evvelce ziyâ'nın bu beyti huzurunda oku hatm-i kelâm et
meydân-ı suhende yoğ iken sen gibi bir er bir şâir-i rûm oldu sana şimdi beraber
by yalçın koçak