Şubat 21, 2006

Yerköy, Yozgat

Vikipedi, özgür ansiklopedi

(Yerköy sayfasından yönlendirildi)
Jump to: navigation, search
Bu ansiklopedi maddesinin biçim olarak Vikipedi standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.

Düzenleme yapıldıktan sonra bu açıklama silinmelidir.


Yerköy İlçesi ’ nin Tarihçesi :

Yerköy tarihini Yozgat tarihinden ayırmak mümkün değildir. Bu nedenle Yozgat tarihine kısa bir göz atarak Yerköy ’ ün tarihini aydınlatmaya çalışalım.

Yozgat ve çevresi, Bozok Platosu üzerinde kurulmuş, ilk çağlardan beri önemli yerleşme merkezlerinden biri ol­muştur. Alişar, Kuşhisar, Kazankaya, Çengel Tepe ve Mercimek Tepe gibi Hitit yer­leşme bölgelerinden başka Büyüknefes Köyündeki Tavium harabeleri ve Küçüknefes Köyündeki Galat, Yerköy Uyuz Hamamı ve Karanlıkdere Köyü ile Sarıkaya, Sorgun, Çalatlı ve Azapbaşı ' ndaki Roma yerleşme yerleri vardır.

Yerköy, Galatların başkenti Tavium ’ a (Büyüknefes Köyü ’ ne) 20 km., Hititlerin başkenti Hattuşaş ’ a 60 km., Medlerin başkenti Pteria ’ ya (Şahmuratlı Köyü ’ ne) 70 km. ve Romalıların Charsiyanon Eyaleti başkentine (Muşallim Köyü ’ ne) 160 km. uzaklıktadır.

Bizans devrinde ise Bozok Bölgesi­nin Charsianon eyaletine dahil olduğu bilinmektedir.

İlkçağın önemli başkentlerinin ortasında kurulan Yozgat, ayrıca önemli yol kavşakları üzerindedir. Doğu ile batıyı birbirine bağlayan Kral Yolu Yozgat yakınlarından (Tavium ’ dan) ve Muşallim Köyü ’ nden ; güney (Adana) ile kuzeyi (Samsun) birbirine bağlayan Kadim Yol Sorgun ’ dan geçer. Ayrıca Selçuklu döneminin İpek Yolu (Sekili ’ den) ve Osmanlı döneminin yolları ile Ordu Yolu bu ilin topraklarından geçer.

1071 Malazgirt zaferinden sonra yavaş yavaş bu bölge de Türkleşmeye ve Türk hâkimiyetine girmeye başlar. Selçuklu devletinin kuruluş yıllarında Danişmentli bölgesine dahil olan bu plato sonraları Selçuklu hakimiyetine girmiştir. [1] 1243 yılında Selçuklu ordusunu mağlup eden Moğollar 1256 yılından itibaren fiilen Anadolu ' da işgal kuvvetleri bulundurma­ya başladılar. Bu arada Moğol işgal kuv­vetlerinden pek mühim bir topluluk Öz­ler Bölgesi adını verdiğimiz, Yozgat böl­gesini yurt tuttu. [2]

Bu bölge, Beylikler Döneminde Ertana ve daha sonra Kadı Burhaneddin Ahmet Beyliği hakimiyetine girmişti. [3]

1402 Ankara savaşından sonra Çe­lebi Mehmet tarafından tekrar Osmanlı Devletinin topraklarına katıldı. Yavuz Sultan Selim ' in Çaldıran savaşından dö­nüşünde Bozok ve Kayseri sancakları. Dulkâdirli beylerinden Alaüddevle ve Şehsuvaroğlu Ali Bey ' e verilmişti. Onların ölümünden sonra 1521 den sonra bu topraklar Osmanlı idaresine girmişti. [4]

Yozgat, XVI. yy. da belirli bir merkezi bulunmayan Bozok Sancağına bağlı idi. Bugünkü Yozgat şehrinin yerinde, 30 vergi nüfuslu, 15 - 20 hanelik “ Karye - i Yozgat ” köyü bulunmakta ve Alpavud Bey ’ in nökerleri oturmaktaydı. [5] XVIII. yy. başında bu bölgeye önemli yerleşmeler olmuştur. [6] XVIII. yy. ilk yarısına kadar Kızılkoca Kazasına (merkeze bağlı Yassıağıl Köyü ’ ne) bağlı küçük bir köy iken, [7] bu yüzyılın ortalarında Çapanoğullarının buraya yerleşmesiyle özellikle Çapanoğlu Ahmet Paşa ’ nın [8] gayretleriyle büyük bir şehir haline getirilmiştir. [9]

XVII. ve XVIII. asırlar­da bir çok isyan ve karışıklıklara maruz kalan ve merkezi otoritenin kaybolduğu Anadolu ’ da, bu boşluğu doldurmak için yerel sülâleler veya yöneticiler ortaya çıkmıştır. Bunlar devlet adına vergi ve asker toplar, Sultan adına bölgelerini idare derlerdi. Yaptıkları her işte Sultana ve İstanbul ’ a özenirlerdi. Sultanların baniliği yerini Ayanlar almıştır. Tarihte bu döneme Ayanlar Dönemi denilmiştir. [10] Anadolu ’ da irili ufaklı 20 üzerinde ayan vardır ki bunlardan en güçlüsü tartışmasız Çapanoğullarıdır. Bu bölge XVIII. yy. ikinci yarısın­dan sonra Çapanoğulları ' nın hakimiyet­leri altına girmesiyle bölge canlılık kazanmaya başladı. Hatta bu bölgenin merkezi olan Yozgat ' ın da Çapanoğulları tarafından kurulduğu, Yoz­gat isminin de bu Türkmen aşiretiyle ilgili olduğu kuvvetle muhtemeldir. [11]

Çapanoğulları [12], Mamalı (Mamulu) Türkmen aşiretine mensup olduğu anlaşılıyor. [13] Bundan tahminen 300 sene önce Horasan ' dan kalkıp Erivan, Kars ve Maraş yoluyla Güney Anadolu ' ya gelmişler ve Gazian­tep, Maraş dolaylarında yerleşmişlerdir. Fakat sürüleri için daha elverişli yerler aramak zorunda kalan bu yörükler, Ömer Ağa idaresinde İç Anadolu ' ya yürümüş ve Yozgat ile Yerköy arasında bulunan Saray Köyü ' nü kurup bir müddet orada kalmışlar, daha sonra Yozgat ' a gelip yerleşmişlerdir. [14] Yozgat kasabasını ilk defa Çapanoğlu Ahmet Paşa tesis etmiş ve oğulları Mustafa ile Süleyman Beyler burasını imar ve bir kasaba ha­line koymuşlardır. [15] Ayrıca 1773 yılın­da Boğazlıyan Mustafa Bey ' in çiftliği du­rumuna getirilir ve pek çok arazi adına tapulanır. [16] Çapanoğulları ailesi içinde en nüfuzlu ve devlet hizmetinde en çok emeği geç­miş birisi de Süleyman Bey ' dir. III. Selim ' in tesis ettiği Nizam - ı Cedid teşkila­tındaki gayreti ile Padişah ' ın Anadolu da en çok güvendiği ve sevdiği bir şah­siyetti. Süleyman Bey Nizam - ı Cedid ' e hizmeti sebebiyle geniş imtiyazlara nail olmuş, Bozok ve Çankırı ' dan başka za­man zaman Kırşehir, Aksaray, Kayseri, Çorum, Ankara, Mütesellimliklerin de bu­lunmuş, İskilip, Zile, Amasya ' yı nüfuzu altına almış, oğlu Celâleddin Paşa vezir ve Sivas valisi olunca bu nüfuzunu o ha­valide Elbistan, Adana ve Tarsus ' da bile göstermiştir. Devlete sadık sikkesiz bir hükümdar gibi tam serbesti ile hareket ederek icabında şedid icraatıyle etrafa kuvvetiyle hakim olmuştur. Buna muka­bil hükümetin bütün işlerinde hizmeti ve fedakârlığı görülmüştür. [17] Süleyman Bey devlete sayılamayacak kadar pek çok yararlı işler yapmıştır, Onun için, “ Çok Karıştırma Altından Çapanoğlu Çıkar ” ve “ Çapanoğlunun Aptes Suyu ” deyimleri Süleyman Bey zamanında ortaya çıkar. Ayrıca, Çapanzadelere bazı eşkıyalık­ları önlemek gibi görevler de verilmişti. [18] Süleyman Bey devlete yaptığı ya­rarlı işlerden başka şehirde ve çevrede bir çok imar faaliyetlerinde bulunmuştur. [19] Süleyman Bey ' den sonra yakın za­mana kadar Yozgat ve Çevresi Çapanoğulları ailesi idaresinde kalmıştır. İs­tiklâl Harbi sıralarında da bu ailenin bir çok yararları olmuştur. [20]

Cumhuriyet döneminde kurulan Yerköy 1925 yılına kadar küçük bir köy iken 1930 larda faaliyete geçen Ankara - Kayseri demiryolunun buradan geçmesiyle gelişimine başlamış, 1935 de bucak merkezi, 1945 de de İlçe olmuştur. [21]

Yerköy İlçesi ’ nin Tarihi Eserleri (Türk Dönemi) :

Bu bölümde amacımız Yerköy İlçesindeki Türk Dönemi eserlerini merkezden başlamak üzere harf sırasına göre tanıtmaktır.

           Yerköy Saat Kulesi

           Tarihi eser sayılmayan fakat tarihi bir eseri takliti olan Saat Kulesi, 1985 - 1986 tarihleri arasında belediye başkanı Abdulkadir Uyar ' ın başkanlığı sırasında yaptırılmıştır. Anadolu ’ da yeni yapılan saat kuleleri arasında en muhteşem olanıdır. 30 m. kadar yükseklikte, kesme taştan yapılmış üç katlıdır. (Fotoğraf : 1)  Kare kaide ile onun üzerinde sütunlu bir galeri ve üzerinde yükselen kuleden oluşur. En üstte sivri külâh örtülü bir köşk bulunur. [22] 

                       Arslanhacılı Köyü Camii 

           Köyün eski cami yıkılmış, şimdiki cami 1966 da yapılmıştır. (Fotoğraf : 2) Camiin içinde eski camiden kalma, yaklaşık olarak 75 - 80 cm yüksekliğinde, bakırdan üzeri kalaylı, iki şamdan vardır. Şamdanlar üzerinde ;
“ Vakafa   haze ' ş - şem ' danu  sahibü ' l - hayrat Osman Ağa bi - cami ' i karyeti  Arslan Hacılı, vakfen sahihen şer ' iyyen. La yuba ' u ve la yurahhenu ve la yuvedda ' u, tekabbela ' llahu te ' ala vakfehu, sene 1169 ”

yazılıdır. Şamdan kitabesine göre, eski cami H.1169 / M. 1755 - 1756 dan önce yapılmış olmalıdır.

                       Eskiyerköy Köyü Camii 

           Fatih Sultan Mehmet ’ in hocası Molla Hüsrev ’ in [23] köyü olduğu söylenen bu köy, onüç haneli küçük bir yerleşim yeridir.  Adeta terk edilmiş bir hali vardır. Cami köyün içinde yer almaktadır. (Fotoğraf : 3) Kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı hakkında bir bilgiye sahibi olamadığımız cami, dikdörtgen planlı ahşap tavanlı kırma çatılıdır. Caminin doğusundaki hazirede ; 

1- Merhum ve mağfur

2- Mehmed bin - i Ömer Yusuf bin - i

3- Mehmed ruhu içün riza

4- ....... illahi ’ l - Fatiha

5- Sene 1218 veya 1318

yazılı eski mezar taşı vardır. Muhtemelen cami H. 1218 veya 1318 / M. 1803 - 1804 veya 1903 - 1904 tarihinden önce yapılmıştır. [24]

           Harim boyuna dikdörtgen planlı düz tavanlıdır. (Plan : 1) Yarım yuvarlak biçimsiz bir mihrap nişi vardır. (Fotoğraf : 4) Minberi yenidir. Harimin kuzeyinde bir mahfil bulunur. (Fotoğraf : 5) Mahfilin orta kısmı mihraba doğru balkon gibi çıkıntı yapmıştır. Mahfile son cemaat yerinin kuzey batı köşesindeki merdivenlerle çıkılır. İç mekânı kuzey hariç her duvardaki ikişer alt pencere aydınlatır. Pencereler dıştan içe doğru genişler. Harimin dışında yanları kapalı iki katlı bir son cemaat görülür. (Fotoğraf : 6) 

Son cemaat yerinin ortasına bir direk dikilmiş ve doğusu ince bir duvarla ayrılarak ayrı bir mekân haline getirilmiştir. Caminin minaresi yoktur. Caminin eski olduğunu ; avluyu çeviren çevre duvarı içinde, giriş kapısının yan tarafında yer alan kötü yazılmış kitabenin altındaki geometik süsleme göstermektedir. (Fotoğraf : 8)

                       Eskiyerköy Köyü Mustafa Paşa Köprüsü

           Köprü, Yerköy ’ ün güneyinde yaklaşık olarak ona 4 - 5 km., Yerköy Köyü ’ ne ise 3. 5 km. uzaklıkta ve onun da kuzeybatısındadır.  Köprü, Kızılırmak ‘ ın en büyük kolu olan Delice Suyu üzerinde, kuzeybatı - güneydoğu doğrultusunda kurulmuştur. (Fotoğraf : 7) Köprünün uzunluğu yaklaşık olarak 25 m. eni 3. 90 m. (orijinal genişliği 3. 50 m.) dir. Korkulukları yıkılarak köprü genişletilmiştir. Yapı birbirine eşit dört gözlüdür.  Gözlerinin kemer açıklığı yaklaşık olarak 5 m., kemer yüksekliği 3 m. dir.  
           Köprüye ismini veren Mustafa Paşa hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip değiliz. Yalnız eski İlköğretim Müdürü Öğretmen Yılmaz Göksoy ’ un ifadesine göre bu Mustafa Bey Çapanoğlu Mustafa Bey ’ dir. O halde köprü, banisinin yaşadığı döneme ve kemer biçimlerine göre XVIII. yy. sonu ile XIX. yy. başlarına tarihlenebilir. 

                       Kumluca Köyü Camii 

           Caminin, kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir. (Fotoğraf : 8) Fakat köylülerce H. 1141 / M. 1728 - 1729 da yaptırıldığı  söylenmektedir. Yapı, boyuna dikdörtgen planlı düz tavanlı kırma çatılıdır. İç Mekânı, her duvardaki ikişer dikdörtgen pencere aydınlatır. Güney - kuzey ekseninde yarım yuvarlak gövdeli mihrabı, ahşap yeni bir minberi ve harimin kuzeyinde, önü iki direk üzerine oturan bir mahfili bulunur. (Fotoğraf : 9)  Son cemaat yeri çift katlıdır. Cami yakın bir tarihte tamir edilmiştir. 

                       Salmanlı Köyü Camii 

           Köyün, eski cami yıkılmış fakat kitabesi yeni yapılan caminin önünde durmaktadır. (Fotoğraf : 10)   

                  Eba'  ' an - cedd - i  a ' lamız bu cami ' (i)  eylemiş inşa
                  Salatı (salat - ı olmalı) hamse - i  mefruza kılmaklığa dana
                  Haraba yüz çevirmiş iken ibadethane - i  müslim
                  Hatadan saklasun kim itdi ihya Hazret - i  Mevla
                  Ma ' ad - a badi  Kurra - zade kim Sabit Efendi ' yile
                  Husule geldi gayret eylediler cami ' - i  ziba
                 Bi - hamdi ' llah muvaffak oldu bu Abdü ' l - hamid Hace
                 Bin üç yüz yedi tarihinde ta ' miratına icra
                 Bu ma ' bed - hanenin ey din - i ıhvan seyri vacibdir
                  Dedim tarih Terkî  [25]  mahlasla eyledim imza
           Kitabesine göre cami, 1307 / M. 1889 - 1890 Tarihinde Abdülhamit Döneminde, Kurrazade Sabit Efendi eliyle tamir edildiği belirtilmektedir. Camiden çıkartılan diğer iki kitabe, bugün yeni yapılmış cami yakınındaki çeşmeye götürülmüştür. (Fotoğraf : 11) Birinci kitabede ; " Maşaallah, sene 1307 "  ve  " Ya Gafur, sene 1307 "  yazmaktadır. Yani her iki kitabede 1889 - 1890 tarihlidir. 
                    Saray Kasabası Çapanoğlu Ahmet Paşa Camii 
           Cami, köyün ortasında yer alır. (Fotoğraf : 12) Caminin kitabesi yoktur. Süleyman Duygu ' nun belirttiği gibi herhangi bir kitabeye de rastlanmamaktadır. [26]  Fakat bahsettiği kitabe, mihrabın iki yanında yer alan üzeri kalaylı bakır şamdanların üzerinde bulunur. [27]  (Fotoğraf : 13)
                Kad  vakfa  haze ' ş - şam '  - dan 
                Ahmed Kapucı ser - voyvoday - i  Bozok 
              Sene 1163
           Şamdan kitabelerine göre cami, H. 1163 / M. 1749 tarihinde Kapucubaşı Çapanoğlu Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. (Fotoğraf : 14)
           Harim, kıbleye dikey uzanan üç sahınlıdır. (Plan : 2) Orta sahın yan sahınlardan hem geniş hem de yüksektir. Orta sahının kirişleri yan sahının kirişleri üzerine oturtularak bu yükseklik elde edilmiştir. Sahınları birbirinden kare kesitli, iki sıra dört ağaç direk ayırır. (Fotoğraf : 15) Mihrap  güney - kuzey ekseninden doğuya kaymış, çokgen gövdeli bir niş şeklindedir. Minber basit ahşap bir kuruluştur. (Fotoğraf : 16)  Harimin kuzeyinde, önü balkon gibi çıkıntı yapmış bir mahfil bulunur. (Fotoğraf : 17)  İç mekânı, her duvarda ikişer tane olmak üzere, dıştan içe doğru genişleyen sekiz pencere aydınlatır. Harime, mihrap ekseninde yer alan yuvarlak kemerli bir kapıyla girilir. (Fotoğraf : 18) Harimin kuzeyinde yanları orijinalinde, önü sonradan kapatılmış bir son cemaat yeri bulunur.    
           Yapının içinde süsleme olarak yalnız ahşap süsleme kalmıştır. Bunlar da ;  minber ve vaiz kürsüsünün korkuluklarında kafes oyma tekniği ile yapılmış kafes işçiliğinde ve orta sahının tavanı ile mahfil altındaki kiriş uçlarının " S "  kıvrımların da görülür. Yapının eskiden tüm duvarlarında kalem işi süslemeler bulunuyordu. [28]  Harimin doğu, batı ve güney duvarlarını üç yönden çevreleyen, en ve boyları farklı ölçülerdeki dikdörtgen süs panoların önüne kadar gelirdi. Bu panolar pencerelerin üst hizasından, tavan kirişlerinin altına kadar uzanmaktaydı. Mihrap duvarında oniki, yan duvarlarda da ondörderden yirmi sekiz olmak üzere toplam kırk pano bulunmaktaydı. [29]  

Bunlar mihraba göre doğu ve batı duvarda simetrik olarak yerleştirilmişlerdi. Pano içlerinde, çok kere aynı motifler tekrarlanmıştı. (Fotoğraf : 19) Üst kısımları mihrabiyeli pano içlerinde ; zincirle sarkıtılmış kandiller, şemseler, rozetler, taç alınlığı ve halı göbeği gibi motifler yer alırdı. (Fotoğraf : 20 - 21) En güzel süsleme ise, mihrap ve alınlığında görülmekteydi. Mihrap içinde, kandiller, alınlığında, taç motifi gibi bezeme vardı. (Fotoğraf : 22) Motifler, beyaz zemin üzerine yapılmış, siyah, kahverengi, turuncu, kırmızı ve sarı renklerle yapılmıştı.

           Cami, dıştan boyuna dikdörtgen planlı kırma çatılıdır. Son cemaat yerinin batısına 1957 de yapılmış bir minare getirilmiştir. Yapının etrafını bir duvar çevirir.  
                       Sekili (Delicesu) Han  Kalıntısı  
           Han, Sekili merkezine 2 - 2, 5 km. kadar uzaklıkta, Sekili tuzlasına giden yol ve Delicesu ırmağının üzerine kurulmuş köprünün kuzeydoğusunda, ona 50 - 60 m. uzaklıktadır. Kurt Ermann, Hanı 1926 da gören von der Osten ' e  atfen ; Sekili ' de, köprünün yanında, Selçuklular dönemine ait büyük bir hanın olduğunu yazar. K. Bittel ise, 1942 lerde bu hanın yok olduğunu  belirterek yanına gitmediğini söyler. [30]
           Han köprünün yanında değil yakınındadır. Handan hiçbir şey kalmamıştır. Yalnız köylülerce yeri belirtilmektedir. Burada bir iz şeklinde temel kalıntısı vardır. Ayrıca toprağı da diğer tarla toprağından farklı yerleşim yeri toprağıdır. 
                                   Sekili Köprüsü
           Köprü, Sekili merkezine 2 - 2, 5 km. kadar uzaklıkta, Sekili tuzlasına giden yol ve Delicesu ırmağının üzerine kurulmuştur. 1 km Kadar yakınında Aşağıkızılcak Köyü (Kırşehir) vardır. 
           Köprünün kitabesi yoktur. Harpuşta (eşek sırtı) bir köprüdür. Bu özelliğiyle de Selçuklu dönemine (XIII. yy. ortaları) tarihlenir. Zaten yakınındaki yıkık han da Selçuklu dönemi kervansarayıdır. [31]
           Köprü kuzey - güney istikametinde, 60 m. kadar uzunlukta, 4, 20 - 4, 50 m. genişlikte, ucları güneyde batıya, kuzeyde doğuya doğru kıvrılan bir şekilde uzanır. 50 cm. Kadar yükseklikte korkuluğu vardır. Dört gözlüdür. En büyük kemer açıklığı (güneyden ikinci), 11, 20 m., kemer yüksekliği 5, 50 m. dir. Sivri kemerli dört gözlü köprünün kaynak ve mansap (suyun aktığı yön) tarafında mahmuzlara rastlanır. (Fotoğraf : 23) Köprü yeryer kesme taş ve düzgün moloz taştan yapılmıştır. (Fotoğraf : 24)
           Bu köprü ve yakınındaki kervansarayın varlığı bize, Kırşehir ’ den gelerek Sungurlu üzerinden geçip Çorum ' a giden bir yolun varlığını işaret eder. Bu yol Tavium ' a (Büyüknefes ' e) uğrayarak da gidebilir uğramadan da gidebilir. 
                       Terzili Köyü Koca Kethüda Çeşmesi
           Köyün ortasında, meyilli bir araziye kurulmuş eski bir cami vardı. Bu cami yakın zamanda yıkılarak yerine bugünkü yeni cami yapılmıştır. Bugünkü caminin avlu duvarının doğusunda ona bitişik çift lüleli önünde oluğu bulunan yeni yapılmış bir çeşme vardır. Bu çeşme eskiden de aynı yerinde durmaktaymış. Eski görünümü değiştirilerek bugün yenilenmiştir. Köy halkının ifadesinden çeşmeyi bu köylü olan Çapanoğlu ’ nun adamı Koca Kahya yaptırmış. Suyunu da köyün kuzeyindeki kayalık bölümden dağlardan getirmiş. Su yolunu da içine eğilerek bir adamın girebileceği yükseklik ve genişlikte, yaklaşık olarak 500 m. uzunluğunda tonozlu galeri şekilde yaptırmıştır. Koca Kahya çeşmesi hala köyün su ihtiyacını karşılamaktadır.
           Koca Kahya ’ nın kimliğine gelince, yine köylülerin ifadesinden Çapanoğlu Halep İsyanını bastırmaya giderken bu Koca Kâhyayı da yanında götürmüş. Bu ifadeler bize Çapanoğlu Vezir Mehmet Celâleddin Paşa ’ nın Halep İsyanını bastırmak için 1813 de görevlendirildiğini bu görev sırasında yanında Koca Kethüda isimli bir kethüdası olduğunu hatırlatmaktadır. [32] Koca Kethüda ’ nın da mezar taşının bugün Adana Müzesinde olduğunu bize Mahmut mümtaz Çapanoğlu söylemişdi.

Mehmet Emin Ağa bin Elhac Osman Ağa bin Ahmet, Çapanoğlu Mehmet Celâleddin Paşa ’ nın kethüdasıdır. Koca kethüda namıyla ün salmıştır. Mehmet Emin Ağa, Mehmet Celâleddin Paşa ’ nın Adana ve Halep valilikleri sırasında yanında olduğu vesikalarda belirtilmektedir. [33]

           Mehmet Emin Ağa ’ nın Sivas ’ ta H. 25 Zilhicce 1234 / M. 05. Ekim 1819  cami, Çinili Hamam, mektep ve çeşme yaptırarak değişik mallarını bu vakıflara bağışladığı bilinir. [34] 
           Bu bilgiler ışığında eski çeşme, 1813 tarihinden sonra yaptırılmıştır, denilebilir. 

BİBLİYOGRAFYA Abdulkadiroğlu 1994: A. Abdulkadiroğlu - F. H. Özkan, Yozgat Meşhurları, Ankara1994. Acun 1978 : H. Acun, " Çapanoğlu Camii, Yerköy - Saray ", Türkiyemiz, Sayı : 26 (Ekim 1978), s. 34 - 36. Acun 1981 : H. Acun, " Yozgat ve Yöresi Türk Devri Yapıları ", Vakıflar Dergisi, XIII (1981), s. 635 - 715 Acun 1994 : H. Acun, Anadolu Saat Kuleleri, Ankara 1994 Dağlı - Üçer 1997 : Y. Dağlı - C. Üçer, Tarih Çevirme Kılavuzu, C. (1 - 5) Ankara 1997 Duygu 1953 : S. Duygu, Yozgat Tarihi ve Çapanoğulları, İstanbul 1953 Duygu 1975 : S. Duygu, " Osmanlı Devlet Ricalinden Mehmet Celalettin Paşa ", Türk Kültürü, Sayı : 147 - 148 - 149 (Ocak, Şubat, Mart 1975), s.147 - 171 Erdmann 1961 : K. Erdmann, Das Anatolische Karavansaray Des 13. Jahrhunderts, Teil I, Berlin 1961 Erdmann 1976 : K. Erdmann und Hanna Erdman, Das Anatolische Karavansaray Des 13. Jahrhunderts,Teil II Und III, Berlin 1976 Ergin 1994 : A. Ş. Ergin, Vakıflar ve Yozgat ’ ta Tarihi Vakıf Camileri, Ankara 1994 Halaçoğlu 1991 : XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatoluğu ‘ nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, (II. Baskı) Ankara 1991 Hild 1977 : F. Hild, Das Byzantinische StraBensystem in Kappadokien, Wien 1977 Karaca 2000 : T. N. Karaca, “ Osmanlı Devleti ‘ nde Toprak Düzeni ve Bozok Sancağı “,Osmanlı Devleti ve Bozok Sancağı, Ankara 2000, s. 457 - 467 Karaduman 1995 : H. Karaduman, “ Delice Selçuklu Köşkü Kurtarma Kazısı “, V. Kurtarma Kazıları Semineri, 25 – 28 Nisan 1994 Didim, Ankara 1995, s. 189 – 220 Keleş 1996 : H. Keleş, Vakfiyelerine Göre Yozgat Vakıfları (1400 - 1920), Ankara : Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Anabilimdalı, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 1996 Keleş 1997 : H. Keleş, " Çapanoğulları Döneminde Yozgat ' ta İmar Faaliyetleri ", Kastamonu Eğitim, Sayı : 3 (1997), 89-96 Koç 1989 : Y. Koç, XVI. Yüzyılda Bir Osmanlı Sancağının İskân ve Nüfus Yapısı, Ankara 1989 Köprülü 1981 : M. F. Köprülü, Osmanlı İmparatorluğu ’ nun Kuruluşu, İstanbul 1981 Mehmet Süreyya 1 / 1996 : Mehmet Süreyya (Yayına Haz. Nuri Akbayar Eski Yazıdan Aktaran Seyit Ali Kahraman), Sicil – i Osmani, Osmanlı Ünlüleri, C. I, II, IV, V, İstanbul 1996. Mert 1980 : Ö. Mert, XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Çapanoğulları, Ankara 1980. Mert 1982 : Ö. Mert, “ Folklorumuzda Çapanoğulları “, II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1982, 1, s. 217 – 233 Mert 2000 : Ö. Mert, “ Çapanoğulları “,Osmanlı Devleti ve Bozok Sancağı, Ankara 2000, s. 512 - 519 Mordtmann 1850 : A. D. Mordtmann, Anatolien : Skizzen und Reisebriefeaus Kleinasien (1850 – 1859), Hannover 1925 Özergin 1965 : M. K. Özergin, " Anadolu Selçuklu Kervansarayları ", Tarih Dergisi, C. 15, Sayı : 20 (1965), s. 141 - 170 Özkaya 1977 : Y. Özkaya, Osmanlı İmparatorluğunda Âyânlık, Ankara 1977 Ramsay 1960 : W. M. Ramsay (Çev. M. Pektaş); Anadolu ' nun Tarihi Coğrafyası, İstanbul 1960 Sargın 1996 : A. Sargın, “ Yerköy ”, Bozok, Sayı : 25 (Ankara 1996), s. 27 - 29. Sargın 1 / 1996 : A. Sargın, “ Yerköy İlçesinin Tarihi ”, Yerköy, Sayı : 1 (Yozgat 1996), s. 2 - 6. Sümer 1974 : F. Sümer, " Bozok Tarihine Dair Araştırmalar I ", Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma Kitabı, (1974), s. 309 - 381 Taş 1987 : N. F. Taş, Milli mücadele Döneminde Yozgat, Ankara 1987 Turan 1971 : O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971 Uzunçarşılı 1974 : İ. H. Uzunçarşılı, " Çapanoğulları ", Belleten, 38 / 150 (1974), s. 215 - 262 Uzunçarşılı 1984 : İ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, Anakara 1984 Yozgat 1973 : Yozgat İl Yıllığı, Ankara 1973 Yozgat 1990 : Yozgat Kataloğu 1990, İstanbul 1991 Yozgat 1991 : Yozgat 1991 İl Yıllığı, Ankara 1990

[1] - Acun 1981, 636 : Koç 1989, 11 Bu bölgenin Selçuklu hakimiyetine girdiğini gösteren en önemli yerleşim yerlerinden birisi de Yerköy İlçesi Yamuklar Köyü, Delice mevkiidir. Burada yapılan kazı ve sonrasında çıkan Selçuklu köşkü ve buluntular için bkz. Karaduman 1995, 189 - 220.

[2] - Turan 1971, 431, 437, 549 - 553, 589 : Sümer 1974, 311 : Acun 1981, 636 : Köprülü 1981, 75 - 76

[3] - Uzunçarşılı 1984, 157 , 167 : Koç 1989, 13.

[4] - Yozgat 1973, 2 : Acun 1981, 636 : Uzunçarşılı 1984, 173 : Taş 1987, 2 -3 : Koç 1989, 16 : Karaca 2000, 462 - 463.

[5] - Sümer 1974, 324 : Koç 1989, 18, 67.

[6] - Bozok bölgesine yapılan yerleşmeler için bkz. Halaçoğlu 1991.

[7] - Duygu 1953, 13 : Taş 1987, 1 : Keleş 1997, 89.

[8] - Duygu 1953, 14 - 17 : Uzunçarçarşılı 1974, 216 - 218 : Mert 1980, 25 - 35 : Mehmet Süreyya 1 / 1996, 206 Çapanoğlu Ömer Ağa ’ nın tek oğludur. 1728 de Yenil has voyvodalığına getirilmiş, XVIII. yy. da Anadolu ‘ da yaşayan konar göçerlerin inzibatını sağlamak ve vergilerini toplamakla vazifeli idi. Burada verdiği başarılı hizmetlerden dolayı Yeniil voyvodalığından başka 1732 de Mamulu Türkmenleri voyvodalığına getirildi. 1741 de Bozok Sancağı voyvodası oldu. Bundan sonra nüfuzu çevre illerde de hissedilmeye başladı. Padişahla iyi geçinerek ve onun emirlerini yerine getirerek 1744 de Mütesellim, 1745 de Kapıcıbaşılık payesini almıştır. Yozgat ve çevresinin imarına ait ilk adımlar onun halk arasında itibarını artırmıştır. 1755 de İstanbul ‘ un et ihtiyacını gidermesi Bozok Sancağı ‘ nın kendisine malikâne olarak verilmesine ve bu da bölgenin tek hakimi olmasına neden oldu. 1761 de Mirimiranlık ünvanıyla Sivas Valisi oldu. Düşmanları ve Abaza Mehmet Paşa ‘ nın aleyhindeki faaliyetler sonucunda hükümet nezdinde itibarını kaybetti. Fakat suçsuzluğu anlaşılınca çevrede yaptığı yararlı işlerden dolayı tekrar eski itibrına kavuştu. Sağladığı başarılı hizmetlerden sonra şımararak Bâb - ı âlî ’ den olmaz isteklerde bulundu. Sonunda düşmanlarının da tahrikiyle 2 Nisan 1765 de idam edildi. Mezarı Çapanoğlu Camii yanındaki türbededir.

[9] - Uzunçarşılı 1974, 216 - 217 : Mert 1980, 25 - 32 : Acun 1981, 636.

[10] - Ayanlar Dönemi için bkz. Özkaya 1977 : Nagata 1997.

[11] - Uzunçarşılı 1974, 215 - 262 : Acun 1981, 636.

[12] - Çapanoğulları ve Eserleri adlı bir çalışma tarafımızdan hazırlanmaktadır.

[13] - Uzunçarşılı 1974, 216 : Mert 1980, 24 : Acun 1981, 636.

[14] - Duygu 1953, 5 : Acun 1981, 636.

[15] - Uzunçarşılı 1974, 218 : Acun 1981, 636.

[16] - Yozgat 1973, 48 : Acun 1981, 636.

[17] - Uzunçarşılı 1974, 227, 250 : Mert 1980, 47 - 66 : Acun 1981, 636 : Taş 1987, 9 : Mert 2000, 512 – 519.

[18] - Özkaya 1977, 148 : Mert 1980, 47 - 66 : Acun 1981, 636 : Mert 1982, 217 - 233.

[19] - Duygu 1953 : Uzunçarşılı 1974, 215 - 262 : Duygu 1975 : Mert 1980, 46 - 66 : Acun 1981, 636 : Keleş 1997, 89 - 96 : Mert 2000, 512 - 519 bkz.

[20]- Acun 1981, 636 Bir çok savaşlara katılmış emekli muhasebe müdürü Gazi Osman Saydam ' ın 1970 lerde bize anlattıklarına göre : “ İstiklâl harbi sıralarında bir hafta süre ile Çapanoğullarının sürüleri cepheye sevk edilerek savaşan ordunun et ihtiyacını büyük ölçüde karşılamıştı. ” Yine aynı olaya yakın bir şekilde temas eden, Rahmetli şube memurluğundan emekli Şükrü Koçak ' ın yakınlarından birinden duy­duğunu şöyle anlatmıştı. “ Bir gün sabahın erken saat­lerinde sokakta aşık oynarken, bir sığır sürüsü geçiyordu ki, sokağın diğer tarafına akşama kadar geçemedim. Sonradan öğrendiğimize göre bu sürü Çapanoğullarına aitmiş, Cepheye sevk ediliyormuş. ” diye anlattığını duymuştum.

[21] - Sargın 1996, 27 : Sargın 1 / 1996, 2.

[22] - Acun 1994, 46 .

[23] - Molla Hüsrev ile ilgili bilgi için bkz. Abdulkadiroğlu 1994, 42 - 45.

[24] - Mezar taşındaki 1218 veya 1318 tarihindeki 2 rakamı 3 gibi yazılmıştır. O nedenle iki türlü okunabilir.

[25] - Ergin 1994, 61 de Yozgat Şeyh Ahmet Efendi Camii ’ nin kitabesinde rastladığımız Terkiyâ mahlası Ahmet Efendi ‘ nin şiirlerinde kullandığı bir mâhla idi. Muhtemelen buradaki Terkî ile Terkiyâ aynı kişiler olmalıdır.

[26] - Duygu 1953, 33.

[27] - Acun 1978, 34 : Acun 1981, 641.

[28] - Acun 1978, 35 - 36 : Acun 1981, 641- 642.

[29] - Acun 1978 ve Acun 1981 adlı çalışmalarımızı yaparken zamanın imam ve muhtarına bu süslemelerin korunması için birkaç kez ikazda bulunmamıza rağmen sanki kastî yapmışlar gibi, bu panoları yağlıboya ile kapatarak tahrip ettiler. Bizim iki kez mahkemeye şikayetimize rağmen, kanımızca, mahkemece istenilen bilir kişinin raporu doğrultusunda süslemelerin önemsiz ve değersiz olduğu görüşü ile tahrip edenler hakkında bir işlem yapılmamıştır.

[30] - Erdmann 1961, 201 : Özergin 1965, 119 : Erdmann 1976, 43 : Acun 1981, 658.

[31] - Erdmann 1961, 201 : Özergin 1965, 119 : Erdmann 1976, 43.

[32] - Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Duygu 1975, 158 - 159.

[33] - Adana Şer ’ iye Sicili No : 70 - 71.

[34] - Bize, Mehmet Ağa ’ nın vakfından bahseden ve Adana Şer ’ iye Sicili No : 70 - 71deki kaydını veren Gazi Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Mustafa Aklan ’ a ve aynı vakfın Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, 580 Nolu Defterin, 286. sayfasındaki kaydını çıkaran Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ömer Demirel ’ e teşekkür ederim.


Yozgat Haritası Yozgat ilinin ilçeleri Türk Bayrağı

Yozgat | Akdağmadeni | Aydıncık | Boğazlıyan | Çandır | Çayıralan | Çekerek | Kadışehri | Saraykent | Sarıkaya | Sorgun | Şefaatli | Yenifakılı | Yerköy