Şubat 22, 2006

Yaban

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Jump to: navigation, search

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Milli Mücadele sırasında Orta Anadolu’da bir köyde geçen romanı. Kendini kurtarıcı olarak gören, halkı eğitmeyi görev edinmiş Türk aydını Ahmet Celal'in, gittiği köyde kafasında yarattığı hayalle, yaşanan gerçeğin çatışması sonuçlarını gerçekçi, sade ama güçlü bir biçimde anlatır.

Kitabın Özeti: 1.Dünya Savaşı’ndan sonra Türk orduları terhis edilmiştir. Kendi şehri de fethedildiği için Celal Paşa’nın oğlu Ahmet Celal himayesindeki eri Mehmet Ali’nin köyüne gitmek zorumda kalmıştır. Mehmet Ali’nin köyü Haymana’daki Porsuk Çayı’nın yakınlarındadır. Ahmet her gün tıraş olan rafları kitap dolu kültürlü olup halkın aydın kesimlerindendir. Ahmet burada Mehmet Ali’nin evinde ailesiyle beraber kalmaktadır. Ahmet köyde bir yaban olarak kalmıştır. Adeta bakımsız aşısız bitkilerin içinde son derece bakımlı çiçek açmış bir bitki gibidir. Kahvede herkesin sohbet ettiği sırada Ahmet gelince herkes susar ve yüzünü başka yöne çevirir. Ahmet’in savaşta bir kolu kesilmiştir, fakat bu olay köylülere hiç sıra dışı değildir. Çünkü köyde çoğu kişi böyledir. Muhtarın karısı kötürüm, Salih Ağa’nın oğlu kambur, camii hocasının kızı da kördür. Salih ağa demişken bu Salih ağa düzenbaz mı düzenbazdır. Türk köylüsünün saflığından yararlanarak her türlü kötülükleri yapar. Bir de İsmail vardır, Mehmet Ali’nin oğlu. Çok nankördür. Elini kuşağına geçirip sinsi sinsi gezer. Sigara alacak olmasa da Ahmet’e yaklaşmaz. Aslında Ahmet onunla oturup gayet güzel konuşur. Fakat sigara vermek şartı ile. mine’yi de unutmamalı. Ahmet onu çayın başında çamaşır yıkarken görmüş ve anında aşık olmuştur. Fakat ne zaman ona yaklaşmak istese ürkek bir ceylan gibi kaçmıştır. Ancak Emine’yi İsmail kendisine eş olarak almıştır. Arada bir köye bir şeyh gelir ve köylülere okur üfler, o da Salih ağa gibi onların cahilliğinden yararlanır ve bu okuma üfleme için onlardan para alır.