Şubat 22, 2006

Wolfgang Amadeus Mozart

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Jump to: navigation, search
Mozart'ın, 1789'da
Enlarge
Mozart'ın, 1789'da

Wolfgang Amadeus Mozart (27 Ocak, 1756 - 5 Aralık, 1791), Avusturyalı klasik müzik bestecisidir. Klasik müziğin en büyük bestecilerinden biri sayılır.

"Mozart müzik sanatında ulaşılmazlığın simgesidir. Şiirde Shakespeare'in olduğu gibi. Onun sanat evreninde belirişi açıklanması olanaksız bir mucizedir." Goethe

Konu başlıkları

[gizle]

Hayatı

27 Ocak 1756'da Avusturya'da Salzburg şehrinde doğdu. Tam adı, Wolfgangus Theophilus Johannes Chrysostomus Mozart'tır.

Babası Leopold Mozart, Salzburg Başpiskoposluğu Saray Orkestrası'nda keman çalan, bir çok besteler ve keman için bir metod yazan bir müzikçiydi. Oğlu Wolfgang üç yaşına geldiği zaman kendisinden beş yaş büyük olan kızkardeşi Maria Anna (Nannerl)'ın çaldığı klavsen parçalarını belleğine yerleştirip kendi kendine çalmaya başlayınca ondaki mucizevi özelliği farketti, hele bir gün minik Wolfgang'ın eline geçirdiği bir nota kağıdına daha kullanmayı bile beceremediği kocaman tüy kalemle konçerto çiziktirdiğini görünce, ona ciddi olarak klavsen dersleri vermeye başladı.

Gerçekten de Wolfgang'ın iyi bir müzikçi olmak için doğuştan olağanüstü özellikleri vardı; kulağı bir kemanda bir notanın sekizde bir kadar akort düşüklüğünü farkedecek derecede hassastı ve çirkin seslere, gürültülere karşı tepkisi ise baygınlık geçirecek ölçüde şiddetlenebiliyordu.

Zaman geçtikçe Mozart'ın müzik yanında aritmetik ve resime de yeteneği olduğu ortaya çıkıyordu. Çevrede bu harika çocuğa karşı ilginin artması üzerine, babası bu erken doğan güneşten faydalanmak, çocuklarının sayesinde para ve şöhret sağlayabilmek için, oğlunu ve kızını yanına alarak Avrupa kentlerini dolaşmaya, konserler vermeye başladı. Wolfgang klavsen, keman ve org çalmadaki ustalığıyla, her şeyden fazla doğaçtan çalışlarıyla dinleyicilerini hayrette bırakıyordu. Müzik aletlerini çalmakta gösterdiği kolaylığa denk bir kolaylıkla beste de yapmaya başladı. Beş yaşında menuet, yedi yaşında konçerto ve sekiz yaşında senfoni meydana getirdi.

 Mozart 6 yaşında
Enlarge
Mozart 6 yaşında

Yaşamının ilk oniki yılında babası ve kızkardeşi ile birlikte konserler vererek boydan boya dolaştığı Avrupa'da geçtikleri her kentte hayranlık ve ilgi topladı, saraylarda krallar ve kraliçeler önünde çaldı. Soylular, her defasında yeni bir eserle ortaya çıkan harika çocuk Wolfgang'ı dinlemek için yarıştılar, çağın ünlü ressamları Mozart'ların portre ve resimlerini yaptılar.

O günlerde Wolfgang'ı dinleyen ünlü düşünürler Voltaire ve Goethe, bu küçük çocuğun bir gün sanatının en büyük ustaları arasına katılacağından emin olduklarını söylediler.

Ondört yaşında iken, ilk opera eseri "Lucia Silla" Milano'da çalındığı zaman Mozart kendini opera sahnelerine de, üstelik operanın vatanı İtalya'da, kabul ettirmiş bulunuyordu. Papa tarafından kabul edilerek ona, o güne kadar sadece büyük ustalara layık görülen "Altın Mahmuz" nişanı ve şövalyelik beratı verildi.

Mozart, bilinci salt şarkı ve müzikten oluştuğu için kendisini o günlerdeki bu ihtişamlı olayların cazibesine kaptırmadı; sadece besteleri ile uğraştı, bu uğraşını durmadan inatla, ısrarla yürüttü.

Yirmibeş yaşına kadar rahat ve huzur görmeden o kentten bu kente dolaştı, han köşelerinde barındı, bazen yiyeceksiz kaldı, kar ve yağmur yağarken atlı yolcu arabalarında titreyip durdu. Bu meşakkatli yolculuklar esasen sağlıksız ve zayıf olan bünyesini oldukça yıprattı.

Mozart'ın hayret uyandırıcı; bir başka yönü de birbiri ardına geçirdiği tifo, çiçek ve mafsal romatizması gibi o zamana göre ölümcül olan hastalıkları atlatması, ama buna rağmen ürün vermeye devam etmesi ve keyfini hiç bozmamasıdır. Ablası Nannerl onun bu yolculuklarında "Ben ülkesini teftişe çıkan küçük bir kralım" diyerek kendince bir eğlence yarattğını, geçtikleri kasaba ve köylere bir takım uydurma adlar taktığını anlatır anılarında.

 Mozart'ın Avusturya'nın Salzburg kentindeki heykeli
Enlarge
Mozart'ın Avusturya'nın Salzburg kentindeki heykeli

Kariyeri, onur ve şan yönünden parlak biçimde sürmesine rağmen maddi durumunu düzeltmedi. Yaşamı boyunca sonu gelmeyen para sıkıntısı çekti. Ona övgüler yağdıran krallar bile hasis davrandılar. Sadece dersler vererek ve halk konserleriyle yetinerek hayatını kazanmaya çalıştı.

Mozart'ın otuzaltı yaşını doldurmadan 5 Aralık 1791'de Viyana'da öldü. Cenazesi fakir cenazeler için uygulanan biçimde kaldırıldı. Mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir. Söylenenlere göre, Mozart'ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişinin katıldığı katedraldeki cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeniyle mezarlığa kadar tabuta eşlik edemeyince cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü. En fenası, bütün araştırmalara rağmen bu mezarın yeri öğrenilemedi, tabutun nasıl olup ta sahipsiz kaldığı ise ölüm sebebi gibi hiç bir zaman anlaşılamadı.

Müziğin bu eşsiz çocuğuna reva görülen bu davranışın utancını duyan Viyana şehri onun 32. ölüm yıldönümünde, mezarının bulunduğu varsayılan yere bir heykelini dikti.

Otuzaltı yaşını doldurmadan yeryüzünden ayrılan bu yüce müzik dehası için ağlayanların sayısı, ölümünü izleyen yıllarda pek fazla değildi. Zamanla, verimindeki şaşırtıcı zenginlik, melodilerindeki olağanüstü güzellik, tekniğindeki akılalmaz ustalık ve eserlerindeki derin anlam anlaşıldıkça bu vakitsiz kayıp önem kazanmakta, müzik sanatıyla en ufak ilişki kurabilenleri bile düşündürmektedir.

Mozart için şöyle bir yorum yapılır: "Nereden geldiğine akıl erdirmek güçtür. Elde ölümsüz eserleri ve istihza ile örülü mektupları var. Mezarı bilinmez, resimleri birbirine hiç benzemez. Düşüp kırılan alçı maskı bile bulunamadı. Bir başka gezegene gidiyordu, yolu dünyamıza düştü, insanları mutlu etmek için besteledi; umut, neş'e ve iyimserlik dağıttı, otuzaltı yıl süren konukluğu sona erince yine geldiği gibi gitti."

Karakter: İyimserlik ve Tolerans

Mozart yaşamı boyunca, bencil saray entrikacılarının ve kendini beğenmiş soyluların, nihayet parlak kariyerini kıskanan rakiplerinin zalimane, aşağılayıcı davranışlarıyla çok sık olarak karşılaştı. Çağının müzik eliştirmenleri de onlardan geri kalmadı.

Gösterişe ve bohem hayatın gündeminde bir numara olmaya düşkün aristokratlar Mozart gibi eşsiz bir hazineye sahip olmak ve bu sayede muhitlerinde üstünlük sağlayabilmek için ondan sadece kendilerine hizmet etmesini istediler. Ne var ki, özgür bir ruha sahip alan Mozart'ın direnişleri karşısında olmadık zalimliklere başvurdular.

Opera evlerinin perde arkasındaki siyasetini belirleyen saray entrikacılarının uşağı olan müzik eleştirmenleri ise onun müziğini melodi ve armoni süsleri bakımından gereğinden fazla zengin buluyorlar ve bunun soyluların salon gevezeliklerine iyi bir fon müziği olamadığını söyleyerek onu sanatının yolunda yıldırmaya çalışıyorlardı.

Gerçekten de Mozart'ın müziği, o çağın müzik dinleyicilerinin, hele aristokratların, anlayış düzeyini aşan özel anlatımlar taşıyordu. Ancak, Mozart uğradığı zalimce saldırılar karşısında hiç bir zaman yılgınlığa düşmedi. Acısını her zamanki alçak gönüllü davranışlar ve daima gülen yüzü ile maskeledi.

Ayrıca, babasının sanat yolundaki yönlendirmelerine karşı masum ayaklanmaları, hüsranla neticelenen ilk aşkı ve evliliği de sorunlar çıkardığı halde ümitsizliğe kapılmadı.

Çoğu zaman dostluktan uzak, soğuk bulduğu çevrelerde uğradığı hayal kırıklıklarına ve çektiği yalnızlık acısına rağmen, iyimserliğini yitirmedi ve insanlara olan sevgisini eksiltmedi.

Kısaca, Mozart kısa süren ömründe mutluluğu, şöhreti, acıyı, sevilmeyi ve nefret edilmeyi olabildiğince yaşadı. Fakat o, bütün bu olayların kendi iç dünyasında yarattığı sevinci, acıyı, öfke ve isyanı, bilinci salt müzikten ibaret olduğu için, sürekli besteler üretmeye yönelterek bu şekilde kişiliğini olgunlaştırmak ve insanlığa güzel sesler sunmak yolunda bir imkan olarak kullandı. Başka bir deyişle, tanrı ve doğa ona sadece şan ve müzikten ibaret olan bir bilinç armağan etmiş, o da yaşadığı olaylar içinde bir fani için mukadder olan zaafiyetlere düşerek bu bilinci kirletmemiş, onu tüm insanlığın yararına en güzel şekilde kullanabilmeyi başarmıştır.

Özgür Ruh

Bir saray müzisyeninin oğlu olarak aristokrat ve saraylılar çevresi içinde dünyaya gelen Mozart, içinde feodal düzene karşı gerçekte nefret besliyordu. Feodal düzene karşı içinde duyduğu ayaklanmalar müziğine de yansımış, bu nedenle ona "müziğin Voltaire'i" denmiş, 18. yüzyılın zarif eleştirici zekası olarak kabul edilmiştir.

18. yüzyılda, müzisyenler uşak giysisi içinde soyluların bir hizmetkarı olarak çalışırlardı ve hizmetinde oldukları feodal aristokrasiden, statüsü bir ahçınınkinden pek de yüksek olmayan bir zenaatkar ve hizmetkar muamelesi görürlerdi. Böyle bir dönemde Mozart'ın 25 yaşında Salzburg Başpiskoposu Kont Colleredo'nun hizmetinden çekilmesi, "sanat tarihinin başarısızlık bildirisi" olarak yorumlanır.

Kutsal Roma İmparatorluğu'nun güçlü prenslerinden biri olan Başpiskoposa göre müzik hala feodal idi, müzisyen ise üniformalı bir uşak ya da masa hizmetçisi düzeyinde birisiydi. Buna karşılık Mozart, kendini bir sanatçı, bir düşünür. insan haklarına sahip bir beşeri varlık olarak görmekteydi.

Özgürlüğüne düşkün Mozart, hizmetinden ayrılmak kararını bildirmek için Kont Colleredo'nun yanına gittiğinde ondan beklemediği bir hakaretle karşılaşmış, babasına yazdığı mektupta çok üzüldüğü bu olayla ilgili olarak şöyle demiştir: 'Artık Salzburg Sarayının hizmetinde değilim ve hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum. İnsanları onurlu ve soylu yapan kalbidir. Kont değilsem de içimde bir sürü konttan daha çok soyluluk var."

Ünlü "Figaronun Düğünü" adlı oyunu bestelemesi için kapısını çaldıkları zaman sıcak bir ilgi göstermesinde ve büyük opera anıtını bestelerken coşkun bir ilhama kapılmasında eserin konusunun etkisi vardır. Çünkü "Figaronun Düğünü" o çağ için devrimci bir eserdir; Louis XVI'e soyluluğun çöküşünü haber vermiştir. Baş kahramanı Figaro bir soylu değil, bir soylunun hizmetçisidir. Daha önce oyunu Fransa kralı XVI.Louis gibi yasaklayan II.Joseph operasına ses çıkarmamıştır; kuşkusuz, eserin bestecisi Mozart olduğu için.

Ölüm ve Mozart

Ölümü daima "yaşamın son amacı", "insanın en yakın arkadaşı" olarak yorumluyordu. Sanatçı olarak Mozart, bu dünyanın insanı değilmiş gibi görünür. Ailesine yazdığı kimi mektuplarda kendisini yeryüzünde hep bir konuk gibi duyduğunu belirtmiştir.

Constanze Mozart'ı ölüm döşeğinde Requiem üzerinde çalışırken izliyor.
Enlarge
Constanze Mozart'ı ölüm döşeğinde Requiem üzerinde çalışırken izliyor.

Ölümünden önceki son beş yıl içinde Mozart'ın hummalı bir biçimde birbirinden ünlü şaheserlerini peşpeşe yarattığı görülür. Sanki ömrünün uzun olmayacağını farketmişcesine yoğun bir çalışmadır bu. "Figaronun Düğünü", "Don Giovanni"; "Cosi Fom Tutte" ve "Sihirli Flüt" operalarını, "Prag" ve "Jupiter" gibi büyük senfonilerini, son piyano konçertolarını ve nihayet yaşamının en dokunaklı ve en anlamlı eseri olan "Requiem "i bu dönemde bestelemiştir.

Requiem'in ilginç öyküsü

1791 yılı, Mozart "Sihirli Flüt" operası üzerinde çalışmaktadır. Temmuz ayında bir gün, koyu gri elbiseli genç bir adam Mozart'ın evine gelir ve ona imzasız bir mektup verir. Mektupta bir Requiem (Ölüler Duasi veya Ölüm İlahisi) bestelemesi istenmektedir. Karşılığında dolgun bir ücret teklif edilmiş, fakat bir şart öne sürülmüştür; Mozart Requiem'i ısmarlayanın kim olduğunu araştırmayacaktır.

Requiem'i ısmarlayan esrarengiz kişi, ileride kendisinin olduğunu iddia edeceği eserleri besteletmek adetinde olan bir konttu. Fakat bu esrarlı sipariş o sırada hastalık ve ölüm düşünceleri içinde bulunan Mozart'ı derinden etkilemiş siparişi veren esrarengiz adamın, kendi ölüm duasını yazarak ölüme hazırlanmasını bildirmek için ahretten gelen bir haberci olduğu inancına saplanmıştı. Bir gün eşine "Yakında öleceğim, bundan eminim" demiştir. Bir yıl önce de dostu J. Haydn'ı Londra yolculuğuna uğurlarken gözyaşı dökmüş ve bir daha göremeyecegini soylemiştir.

Sihirli Flüt'ü tamamladıktan sonra, kendi ölümüyle günden güne daha fazla yakınlık duyduğu Requiem üzerinde ölümle randevusuna yetişme aceleciliği içinde ölesiye çalıştı. Fakat gücünün de günden güne eksildiğini farkediyordu. Mozart o çağda Avrupa'nın sanat çevrelerinde yaygın "Sifilis" hastalığına tutulmuş, yaşamı boyunca türlü hastalıklar geçirmiş olması ve son yıllarda ölüm duygusuna kapılması nedeniyle direnci zayıflamıştı. Requiem üzerinde daha fazla çalışamayacağını anladığı gün, öğrencisi Süssmayer'e eseri nasıl tamamlamayı tasarladığını açıklar ve artık onunla birlikte çalışmaya başlar.

Ömrünün son üç haftası içinde giderek şiddetlenen ateşi onu nihayet ölümle buluşturdu. 1791 yılının 4 -5 Aralık günü geceyarısından sonra son nefesini verdiğinde Requiem'in "Lacrimosa" bölümünün dokuzuncu mezüründe kalmıştı.

Mozart, ölüm ve ölümsüzlüğün yaşamın ta kendisi olduğuna inandı. Hep ölüm anını düşündü ve ömrünü boşa harcamadı. Ölümü alın yazısı idi fakat, ölümsüzlüğünü kendisi yazdı; kendisini en büyük tabiat kanunu olan çalışmaya adadı. Doğanın kendisine armağan ettigi üstün yeteneği, üretici gücü insanlığın hizmetinde kullandı. Kalbi insan sevgisi ve hakikat ışığı ile doluydu ve onu insanlara sundu. Ölümün gölgesi altında bile, asırların ötesine seslenecek eserler üretti. İnsanların kalplerini ısıtan, gönüllerini rahatlatan bu eserleriyle ölümsüzlüğe erişti sonsuza uzanan ışık oldu.

Mozart'ın Müzik Anlayışı

Enlarge

Mozart kısa bir ömür için çok eser yarattı. Ludwig von Köchel'in kataloğundan sayısının 626'yı bulduğu görülen bu eserlerin çoğunluğunu klasik müziğin hemen her çeşidindeki anıtsal örnekler oluşturmaktadır. 49 senfonisi, 20 kadar opera ve 20 kadar da piyano konçertosu vardır.

Mozart, en çeşitli, hatta birbirini tutmayan etkileri ahenk içinde birleştirmiştir. Eserlerinde antik çağların polifonisini, Orta ye Kuzey Almanya'nın barok müziğini, İtalyan operasının yeni katkılarını, Viyana Mannheim okullarının çalgı müziği tekniğini ve o zamanki Fransız müziğinin özelliklerini bağdaştırmıştır. Romantizmin ilk belirtilerini taşımakla beraber Mozart İtalyan operasından türeyen melodi anlayışına bağlı kalmıştır.

Hayranı olan düşünür Goethe, O'nun yeteneği ve müziği hakkında, "Tanrı ve doğanın yüzüyle karşımıza çıkan, dolayısıyla kalıcı ve sürekli olan eylemleri doğuran üretici gücün dışında nedir üstün yetenek? Mozart'ın bütün besteleri işte bu nitelikleri taşır; onlar da, kuşaktan kuşağa etkili olan ve yakın bir zamanda tükenecek gibi gözükmeyen yaratıcı bir güç var" demiştir.

Onsekizinci yüzyılda müzik sanatında büyük değişiklikler oldu. Önceki yüzyılın özenilmiş şekiller ve desenler içinde gelişen, süslü ayrıntılardan ibaret ve ifade ağırlığından yoksun eski "Barok" geleneğinden sıyrılan müzik, yeni anlayışla, insanın gerçek mücadele dünyasını yansıtan bir araç olarak gelişti. Kuşkusuz bu gelişmede Büyük Fransız Devrimi' ni doğuran düşüncelerin etkisi büyük olmuştur.

Bu yeni müziğin, armonik hareket, dinamik ritimsel kontrastlar üzerine kurulu bir biçimi vardı. Bu yeni biçimler senfoni, uvertür, konçerto, sonat ve yaylı çalgılar dörtlüsüdür. (İki kemanla bir viyola ve bir çellodan oluşan)

Melodi bu müziğin biçiminde birincil durumda idi ve müziğe duygusal renkler katan değişik armonilerle destekleniyordu, halk şarkısı ve halk dansı da zengin biçimde kullanılıyordu.

Gerçekte bu yeniliklerin kökleri, daha önceki ve daha az tanınmış bestecilerdir. Fakat J. Haydn ve L.V. Beethoven'ın yanı sıra Mozart, bu yeniliklerin müzik dünyasına egemen olmasını sağlamıştır.

Genç Mozart, hocası J.Haydn'ın da katkısıyla, gerçek bir dünyada gerçek insanların hareket ve duygusal dramlarını yansıtmayı gaye edinen yeni müzik anlayışının zengin olanaklarını çok iyi görüp değerlendirdi; zengin armonileme ve orkestra egemenliği gibi getirdiği yenilikler yanında, çok daha geniş bir yapı dizesi içinde ifade ağırlığını ve değerliliğini belirginleştirme tekniğini ustalıkla kullanmak suretiyle, bu yeni akımın günümüze kadar gelen ölümsüz eserlerini yarattı. Müziğinde dehası, nükteciliği, hüznü ve hırsı anlam buldu.

Mozart'ın yaşamı ve müziği üzerinde çalışmalar yapan Çek asıllı Amerikalı müzik bilgini Paul Nettl: "Mozart insanlığa firtınalı ruhları sakinleştiren, acılan gideren, monoton ve melankoli dolu zamanı güzelleştiren, insanlara sevinç veren, onlara güzel duyguları aşılayan müziği ile hizmet etmiştir."

Mozart insanları ölçüsüz derecede seviyordu ve bu sevgisini onlara bıraktığı ses anıtlarıyla kanıtladı. Bu ses anıtlarında üzerinde yaşadığımız dünyanın gerçek anlamını yani İNSAN SEVGİSİ'ni göstermeye çalıştı. "Sevgi, dostluk ve müzikle oluşur. O da, bilgi sahibi, duygu sahibi olmayı gerektirir, yaşamın üstün düzeyine ancak böylelikle varılabilir" diyordu.

Mozart, bütün eserlerinde GÜZELLİK ve SEVGİ'yi daima ön plana çıkarmıştır. Bir çok bestesini çocukluğunda oynayamadığı oyunların özlemini gidermek, tadına varabilmek için adeta onları birer çocuk oyunu yerine koyarak yapmıştır.

Eserlerinin hepsinde yalınlık ve dinginlik egemendir. Bu özellik, eserlerindeki şekil mükemmelliği ile öz derinliği arasındaki harikulade ahenkten ileri gelir. Mozart müziksel ifadede durmadan daha zengin, daha derin ve daha yeni olmaya çalışmıştır. İşte Mozart müziğinin bu dokusu, insan ruhunda Nettl'in de belirttigi etkileri yaratan sihirli gücü ortaya çıkarmaktadır.

Piyano için yazdığı eserlerde, melodi zenginliği, olağanüstü aydınlık ve ince bir yapı göze çarpar. Armoni ve melodi yalınlğı içinde soylu, ama çeşitlilik kapsayan bir ruh zenginliğine erişilmiş olduğu görülür.

Mozart, "melodi müziğin özüdür" diyordu. Bu yüzden eserlerinin hepsini, dinleyen kalpleri ışıltılarıyla aydınlatacak olan tarifsiz güzellikteki melodilerle bezendirmiştir.

Mozart'ın doyulmaz güzellikte ses dantelleriyle dokuduğu anıtsal eseri "Don Giovanni"yi büyük Alman ozan ve bestecisi Hoffmann, "Operaların operası" diye över ve pek çok müzik eleştirmeni, tarihçisi ve uzmanı da hak verir bu yargıya.

Gerçekten de, bu esere türleri arasında belirli bir yer bulmak güçtür. Mozart'ın dram anlayışı ve estetik görüşü yanında, derin anlam ve simgeler taşımaktadır. Eserde Mozart'ın kendi insancıl inancından esinlenmiş bir çabaya yöneldigi ileri sürülür. İşte bu özelliği, "Don Giovanni"yi yüzyılların ötesine itecek, Goethe gibi güç beğenen bir dehaya "müziğin karakteri Don Giovanni gibi olmalı. Faust'u yalnızca bir Mozart besteleyebilir" dedirtecektir.

Eserin uvertürünü, Mozart son anda, ilk temsilden bir önceki gece sabahlayarak yazmış uykuya dalmamak için eşi Constanze'dan yanında durmasını ve dans etmesini istemis.

Neden böyle olmuştur? Çünkü, kafasındakileri daha kağıda dökmeden önce bestenin bitmiş olması, Mozart'ın belli başlı bestecilik özelliğidir. Müziğini notaya geçirmesi Q'nun için yalnızca mekanik bir iştir. Dolayısıyla bu işi daima son ana bırakmayı tercih etmiştir. Eserlerinin çoğu, uzun süreli tasarım ve değerlendirmelerin ürünüdür. Bunları, çok sevdiği bilardoyu oynadığı sırada bile, aceleyle kaleme aldığı olmuştur. Bu tutumunu, O'nun sanata karşı gevşek davrandığı biçiminde değerlendirmek yanlış olur. Zira, en hızlı yazdığı zamanlarda bile, el yazısı o kadar açık, seçik ve düzgündü ki, daha sonra temize çekme gereğini hissetmemiştir.

Saraydan Kız Kaçırma operasının 19. yüzyılda Londra'da sahnelenişi
Enlarge
Saraydan Kız Kaçırma operasının 19. yüzyılda Londra'da sahnelenişi

Türk Müziği ve Mozart

Mozart için Türkler'in ayrı bir önemi vardır, Türkler için de Mozart'ın. Mozart Türklerle, müzik ve töreleriyle gençlik çağlarından başlayarak ilgilenmiştir.

Osmanlıların Viyana'yı kuşatmaları sırasında ve sonrasında, Avrupalılar, özellikle de Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yurttaşları Türklerle yakın ilişkilere girmiştir. Kuşatma dağılıp Viyana kurtulunca, daha önce korkulan düşman artık merak konusu olmaya başlamıştı. Osmanlı giysileri hem erkekler, hem de kadınlar arasında moda olmuş, Mozart'ın da tiryakisi olduğu Türk kahvesi Viyanalıların yaşamına bir daha çıkmamak üzere girmiştir. Mehter takımının vurmalı ve üflemeli çalgıları da Avrupa askeri bandolarını etkilemiş, mehter müziğinden Mozart başta olmak üzere çok sayıda besteci yararlanmıştır.

Türklerle ilgili konular müzikli sahne oyunlarının en gözde malzemesi durumuna gelmiş ve bu gelişme 18. yüzyılda Avrupa'da "Türk Operası" akımını yaratmıştır. Bu akımın sayısı yüzü aşan örnekleri arasında en ölümsüz olanı ise Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" adlı eseri olmuştur.

Korsanlar tarafindan kaçırılarak Osmanlı sarayına ya da paşa konağına satılan bir Avrupalı genç kızın vatanındaki sevgilisi tarafindan bin turlü hile ve desiseye başvurularak kaçırılması temasını işleyen "Saraydan Kız Kaçırma" operası, Mozart'ın Türk müziği motiflerine ve harem hikayelerine olan ilgisinin bir ürünüdür. Bu ünlü eser, Mozart'ın yeni yerleştiği Viyana'da kendisine duyulan hayranlığın artmasına, imparatorun gözüne girmesine ve Alman operasının İtalyan stilinin egemenliğinden bir ölçüde kurtulmasına yol açmıştır.

Mozart'ın Türk müziğinin ritmik, ezgisel ve tınısal özelliklerine duydugu ilgi sadece operalarla sınırlı kalmadı. Dünyanın 'Türk Marşı diye adlandırdığı ünlü eser, Mozart'ın en sevilen eserleri arasındaki yerini bu yüzyılımızda da korumaktadır. "Türk Marşı" aslında K.V. 331 La major piyano sonatının "Alla Turca" başlıklı son rondo bölümüdür.

Ses dosyaları

(audio)
Der Hölle Rache (file info)
Der Hölle Rache, from Die Zauberflöte
K331 (file info)
Piano Sonata No. 9 in A major (Türk Marşı - Alla Turka)
K545 (file info)
Piano Sonata in C major, 1st movement
K545 (file info)
Piano Sonata in C major, 2nd movement
K545 (file info)
Piano Sonata in C major, 3rd movement
K321, 1st movement (file info)
Vesperae de dominica - dixit dominus
K321, 2nd movement (file info)
Vesperae de dominica - confitebor
K321, 3rd movement (file info)
Vesperae de dominica - beatus vir
K321, 4th movement (file info)
Vesperae de dominica - laudate pueri
K321, 5th movement (file info)
Vesperae de dominica - laudate dominum
K321, 6th movement (file info)
Vesperae de dominica - magnificat
K570 (file info)
Piano Sonata in B Flat
K314 (file info)
Concerto in D for Flute
K527 (file info)
Overture to Don Giovanni
K622 (file info)
Clarinet Concerto in A major, 1st movement
K622 (file info)
Clarinet Concerto in A major, 2nd movement
K622 (file info)
Clarinet Concerto in A major, 3rd movement
K503 (file info)
Piano Concerto No.25 In C Major
K364 (file info)
Sinfonia Concertante in E flat
K550 (file info)
Mozart's 40th Symphony, 1st movement
K550 (file info)
Mozart's 40th Symphony, 2nd movement
K550 (file info)
Mozart's 40th Symphony, 3rd movement
K550 (file info)
Mozart's 40th Symphony, 4th movement


Dış Bağlantılar


Wikimedia Commons'da Wolfgang Amadeus Mozart ile ilgili çokluortam dokümanları bulunmaktadır.